30.BÖLÜM
Murat Boz: Can Kenarım
Melih'in kolundan çekiştirerek hızla çıktığımız merdivenlerin ardından, odamıza girip kapıyı kapattım ve kapattığım kapıya Melih'in sırtını yasladım.
Melih yüzüme kızgınlık ve şaşkınlıkla bakıyordu. Gözlerimde oluşan haylaz parlamalar Melih'in koyu ela gözlerinin içinde yansıyordu. Otuz iki diş sırıtmaktan yanak kaslarım neredeyse işlevini yitirmek üzereydi. Melih'i aşağıdan odaya getirmek kolaydı, zor olan onu kızdırmadan konuşmaktı.
"Kocacığım..." dedim cilveli bir ses tonuyla "Nasıl oldun? İyileştin mi?"
Melih çatık kaşlarını alayla havaya kaldırdı. "Bırak şimdi benim nasıl olduğumu karıcığım!" dedi buram buram ima kokan sesiyle "Sen bana aşağıda neler döndüğünü anlatmaya başla!"
Sanırım Melih'e yaptığım cilve işe yaramamıştı. Ama ben inatçı bir istekle cilveli bir şekilde "Kocacığım-" diye konuşmaya çalışırken Melih "Ahu!" diyerek konuşmamı ağzımın içine tıkadı.
"Kes şöyle ağzını yüzünü yaya yaya konuşmayı!"
"Hah" dedim gözlerimi kocaman açarak "Ben ağzımı yüzümü yayarak konuşmuyorum. Senin gözlerinde bir problem var." Sinirlenmiştim. Ben alttan almaya çalıştıkça damarıma basan Melih'in yüzüne okkalı bir yumruk geçirmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Ben" dedim elimle kendimi göstererek "Senin için endişeleniyorum. Nasıl olduğunu merak ediyorum, sen bana çıkışıyorsun." Derken, bu kez Melih'in gözleri kocaman açıldı. "Sürekli kuyruğuna basılmış öküz gibi böğürüyorsun." Dediğimde Melih'in tıpkı gözleri gibi ağzı da açıldı. "Hiç hoşlanmıyorum bu huyundan!"
Melih afallamış yüz mimikleriyle yüzüme bakıyor, bu konuya nasıl geldiğimizi kendince sorguluyordu. Ben ise zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyordum.
"Ne olmuş yani arkadaşlarımla, kendi evimde oturup sohbet ediyorsam?" diye sordum.
Melih başını iki yana sallayarak "Pes yani Ahu." İki elini birbirine birkaç kez vurarak alkış çaldı. "Ben bundan daha iyi konuyu kıvıran biri görmedim. Vallahi pes!"
Kollarımı göğsümde bağladım. Bir ayağımın üstüne ağırlık verip, diğer ayağımın ucunu ritmik bir şekilde yere vururken, çatık kaşlarımla Melih'in yüzüne baktım. Hala bir umut kendimce üstte çıkmaya çalışıyor, Melih'i alt etmek için elimdeki bütün kozları kullanıyordum. Ama karşımda sert çehresi ve koyulaşmaktan neredeyse siyaha çalan gözleriyle gözlerimin içine bakan Melih'in taviz vermeyen tavrı işimi zorlaştırıyordu.
YOU ARE READING
BUZ YANIĞI
General Fiction"SENİN DERDİN NE?" diyerek bağırdım karşımda beni sinir eden adama, ağlamamak için kendimle mücadele veriyordum. Ama nafile bir mücadele olmuştu. Çünkü, gözyaşlarım yine bana ihanet ederek, yanaklarımdan aşağıya süzülüyordu. Arkası dönük olan Melih...