"SENİN DERDİN NE?" diyerek bağırdım karşımda beni sinir eden adama, ağlamamak için kendimle mücadele veriyordum. Ama nafile bir mücadele olmuştu. Çünkü, gözyaşlarım yine bana ihanet ederek, yanaklarımdan aşağıya süzülüyordu.
Arkası dönük olan Melih...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
42.BÖLÜM
Duman: Her Şeyi Yak
Burnuma dolan yoğun karanfil kokusu ve yüzüme konan sayısız öpücüklerle gözlerimi açtım. Gözlerimi açmamla Melih'in ela gözleriyle karşılaştım. Ne olduğunu idrak etmeye çalışırken, Melih burnumun ucuna bir öpücük kondurdu. "Günaydın güzelim." Dedi dinç sesiyle. Yattığım yerden doğrulmak istedim ama Melih beni kollarıyla iki yandan tuttuğu için bu girişimim başarısız oldu. Uykulu ses tonumla "Günaydın," dediğimde Melih gülümseyerek kolunun birini belime doğru atıp yatakta doğrulmamı sağladı.
Yorgun görünmesine rağmen gülümsüyordu. Eli üzerimdeki örtüye gidip üzerimden çekti. Ela gözlerini ayaklarımda gezdirip, tekrar gözlerime baktı. "Nasılsın? Ayakların acıyor mu bebeğim?" diye sordu.
Esneyerek başımı iki yana salladım. "Hayır." Elimi enseme atıp ovalarken aklıma gelen şeyle "Melih..." dedim ve irice açtığım gözlerimi yüzüne sabitledim. "Sen ne zaman geldin? Renan Hanıma ne yaptın?" gözlerimi yüzünden çekip üzerini taradım. Siyah takım elbisesi üzerindeydi. Bu haliyle hiçte yataktan kalkmışa benzemiyordu. Az öce sorduğum soruların üzerine bir yenisini de ekleyerek "Sen bir yere mi gidiyorsun?" diye sordum.
Melih dizini dayadığı yataktan kalktı. İki eliyle yüzümü kavradı ve alnıma güçlü bir öpücük kondurdu. "Çok soru soruyorsun yavrum." Yüzümdeki parmaklarıyla yanağımı okşayarak "İşim var." Dedi.
"Ne işi?" diye sormamla kaşları havaya kalktı. Sergilemiş olduğu bu tavrı onu sorguladığım içindi. "Peki," dedim ve ekledim. "Renan Hanıma ne-"
"Ahu!" diye dişlerinin arasından adımı söyleyerek vurguladı. Sormamı istemiyordu. Ama ben merak ediyordum. O ise benim merak etmemi gereksiz buluyordu. "Bana bak!" iki parmağının arasına sıkıştırdı burnumu "Bu küçük burnunu her şeye sokma ve beni deli etme." Yüzünü boynuma yaklaştırıp burnunu boyun girintime sürdü ve derince bir soluk aldıktan sonra burnunun yerini dudakları aldı. "Benim şimdi gitmem lazım. Annem gelecek. Sen fazla yorma kendini bebeğim." Ilık nefesi şah damarıma işlerken, evin zili çaldı.
Melih "Hah işte geldi bile "diyerek boynumdan başını çekti ve elimden tutarak beni yataktan kaldırdı. Ayak tabanım yere değmenin etkisiyle azıcık sızlasa da çokta önemsenecek bir şey değildi. Melih kapıya doğru ilerlerken, adımlarımı durdurdum ve Melih'inde durmasını sağladım. Melih başını bana çevirip ne oldu der gibi baktı.
"Daha yüzümü bile yıkamadım." Dedim
"Tamam, git yıka bekliyorum seni Ahu." dedi.
Melih'in elini bırakıp yüzümü yıkamak için banyoya ilerledim. Yüzüme birkaç kez su çarptıktan sonra yüzümü kurulayıp tekrar Melih'in yanına geldim ve el ele odadan çıktık.