23.BÖLÜM

46.5K 1.7K 2.2K
                                    

                                                            23

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

                                                            23.BÖLÜM

Yıldız Tilbe & Kıvırcık Ali: Al Ömrümü Koy Ömrünün Üstüne

Mezara dikilen çiçek öleni diriltmez.

Annem, ne zaman uzaklara dalsa veya saçlarımı okşasa hep bu cümleyi kurardı. O zamanlar, bu cümlenin ne anlama geldiğini anlayamıyordum. Ama şimdi bu cümlenin benim hayatımda ki önemi paha biçilemezdi.

Melih'in dayısı Fikret Yıldırım ölmüştü. Onu benim annem ve babam öldürmüştü. Birsen teyze bu dünyada tek varlığı olan abisinin acısına dayanamamış ve karnında taşıdığı bebeğini kaybetmişti. Acısı bu kadar da sınırlı kalmamış, bu yaşadıklarını kaldıramayarak akıl sağlığını yitirmişti. Ve bütün bunlar olurken Melih sadece yedi yaşında küçük bir çocuktu. Beş yıl boyunca annesini bir klinikte belli saatlerde uzaktan görerek büyümüş, büyüdükçe içine intikam tohumları ekmişti. Anne sevgisinden mahrum kalan bir çocuk ne kadar hırçınlaşırsa o kadar çok hırçınlaşmış, acımasız bir insana dönüşmüştü.

Melih Kılıçaslan, ailesinin başına gelen bu kötü olayı kimin yaptığını bulmak için, gecesini gündüzüne katarak, hiç durmadan araştırmış. Mehmet abinin yardımı ve babasının desteğiyle güçlendikçe güçlenmiş. On dört yaşına geldiğinde ise, hiç ummadık bir anda dayısını kimlerin öldürdüğü video eline geçmişti. İşte o videodan sonra her şey çorap söküğü gibi geldi. Çünkü Melih artık kime hayatlarını dar edeceğini öğrenmişti. İlk olarak her bir ayrıntısına kadar babamı araştırmış, daha sonra da bana ulaşmış ve intikamını ilmek ilmek işlemeye başlamıştı.

İntikamını yavaş yavaş devreye sokmuş. Önce babamın elindeki bütün mal varlığını almış, daha sonrada sık sık bahsettikleri masadan babamı kovarak kendisi başa geçmişti. Benim varlığımdan haberdar olduğunu söyleyerek ona psikolojik baskı uygulamış. Babam bütün itibarını ve servetini kaybettiği gün ben annemin hastalığı için babamın evine para istemeye geldiğimde, Melih intikam oyunun en vurucu başlangıcı başlatmıştı. Babamı ve ağabeylerimi kendi şirketinde emir altında işe başlatmış ve beni annem karşılığında tehdit ederek kendi cehennemine habis etmişti.

O gün İstanbul'a geldiğimde yirmi yaşındaydım ve üç yıl boyunca Melih'in aşağılamalarını, etraftaki insanların bana paragöz biri gibi bakmalarını. Melih'in adamlarının benim çektiğim bütün acılara göz kapattıklarını dün gibi hatırlıyordum. Üç yıl boyunca Melih'in esaretinden her kaçmaya çalıştığımda beni annemle cezalandırmış, kaçtığım için beni bin pişman etmişti. Nişanlanacağımız gün bile kaçmıştım ama pişman olup geri dönmek isterken Melih'e yakalanmış, onun tarafından sürüklenerek nişana gitmek zorunda kalmıştım. Melih'le nişanlandıktan sonra bile başıma bir sürü olay gelmişti. Ama Melih'in intikam hırsı bir milim bile azalmamıştı. Ben her şey yoluna girer dedikçe Melih kendine her defasında intikamını hatırlatıyor ve ateşiyle herkesi, en çokta beni yakmaktan vazgeçmiyordu.

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now