56.BÖLÜM

24.9K 1.6K 1.7K
                                    

                      

                    56.BÖLÜM

HiraiZerdüş: Bir Gönlüne Ben Sığamadım

Hayat planlarımıza göre mi geçiyordu, yoksa hayatımızı biz mi planlıyorduk?

Bu sorunun cevabını bilmiyordum. Bildiğim başka bir şey vardı. Kendi hayatımın Melih'in planları doğrultusunda gittiğinin ilk kez bugün farkına vardım.

Bugün tam bu mezarlıkta, karşımda ki maskeli adamla yüz yüze geldiğimde farkına vardım.

Bundan önceki zamanlarda nasıl oldu da farkına varamadım?

Kör müydüm..? Yoksa sağır mı?

Yoksa farkına mı varmak istemedim? Gördüğüm halde görmemiş gibi mi yaptım? Duyduğum halde duymamış gibi mi devam ettim?

Maskeli adamın mezarlığı kükreten anlaşılması zor sesi gök gürültüsüne karışıyordu. "Sen hamile misin?" diye bağırıyordu. Melih beni anında arkasına almıştı. Maskeli adamı ise iki maskeli adam kollarından tutuyordu. Eğer o maskeliler, bana bağıran maskeli adamın kolunu bıraksa, üzerime atlayacaktı.

"Aklından bile geçirme." Dedi Melih ve bir el işaretiyle, etrafımızı Melih'in yirmiye yakın adamları sardı. Bu adamların içinde Mehmet abi, Çağlar, Ufuk ve Osman'da vardı. Hepsinin elinde silah vardı ve hepsinin tek hedefi bağıran maskeli adamdı.

Gözlerimi tanıdığım adamların yüzünde tek tek gezdirdikten sonra bakışlarım Melih'in yandan görünen yüzüne kaydı. Melih'in yüzünde gördüğüm ifade bu planı planlayanın kendisi olduğunu haykırıyordu. Kalbim sızladı. Melih'in hiç düşünmeden beni böylesine bir planın içine sokması, kalbimi paramparça etti.

"Bu mu yani?" diye dalga geçer gibi sordu maskeli adam. Eliyle etrafını saran adamları gösterdi. "Beni gerçekten böyle mi korkutacaksın Melih Kılıçaslan? Sen benim kim olduğumun farkında mısın?"

"Farkındayım." dedi ve elini beline atıp silahını çıkartıp maskeli adama doğrulttu. "Asıl farkında olmayan sensin. Sen benim kim olduğumun farkına varmak ister misin?"

Maskeli adam kahkaha atmaya başladı. Etrafında bu kadar silahlı adam olmasına rağmen gülüyordu. "Ben hiç olmadığım kadar senin farkındayım aslanım..."

Öyle bir aslanım dedi ki benim gözlerim kocaman açılırken, Melih'in silah tutan eli titremeye başladı. Mehmet abinin cılız ama şaşkınlık dolu "Nasıl..?" diyen sesi duyuldu. Çağlar, Ufuk ve Osman, yumruk yemişler gibi yüzleri donup kaldı.

Onlarda biliyordu, bu sesin kime ait olduğunu hem de çok iyi biliyorlardı.

Melih'in silah tutan titrek eli Fikret Yıldım yazan mezar taşına çevrildi ve bir saniye düşünmeden mezar taşına üç el ateş etti. Bakışları hızla maskeli adama döndü. "Bu mezar var ya benim için hiçbir şey ifade etmiyor." Diye bağırdı. "Boş, bomboş bir mezar..."

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now