34.BÖLÜM

32.9K 1.6K 1.1K
                                    

               

                                                                                                 34

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

                                                                                                 34.BÖLÜM

Sezen Aksu: Kaçın Kurası

Nefret aşka dahil miydi?

İnsan ölümüne nefret ettiği birine aşık olabilir miydi?

Peki, aşk bir insanın kalbine kaç kez uğrardı? Bir kalp kaç kez aşk diye çarpardı?

Yıllarca Levent'e hissettiğim duygunun adı aşk'sa eğer. Peki, Melih'e hissettiğim duygunun adı neydi?

Karmakarışık olmuştum. Kendimle ve kalbimle kazananı belli olmayan bir savaşa girmiştim. Bu savaşta mantığa nedense yer yoktu. Duygularımı yönetemiyor, beni ne tarafa doğru çekerse o tarafa doğru sürükleniyordum.

"Yeter artık Ahu!" diye söylenen Melih'in sesi sıkılgan çıkmıştı. Elma tarlasına geldiğimiz ilk an oradan oraya deli gibi koşuşturmuş, henüz olgunlaşmamış elmaların tadına bile bakmıştım. Burası o kadar güzeldi ki her bir detayında ayrı ayrı fotoğraf çekilmiştim. Tabi benim telefonum olmadığı için bütün fotoğrafları Melih'in telefonuyla çekilmiştim. "Yeter artık diyorum Ahu! Hadi!" diyerek bir kez daha sitem eden Melih'e parmağımla bir işareti yaparak"Bu son." Dedim. Oysaki son olmadığını ikimizde biliyorduk.

Melih tam da benim tahmin ettiğim gibi elma ağacına çıkmasını istediğimde bana öyle bir bakış attı ki. Sözlere gerek kalmadan gözleriyle olmayacağını anlamamı sağladı. Ben deli gibi eğlenirken, Melih bir İstanbul Beyefendisi edasıyla elleri ceplerinde beni izlemeyi tercih etti. Yıldırıcı birçok ısrarımdan sonra benimle birkaç tane zar zor fotoğraf çekilmişti ve bu fotoğrafların hiç birinde gülümsememişti. Hayır, anlamadığım bu kadar güzel bir yüze ve vücuda sahip biri nasıl hiç fotoğraf çekilmekten hoşlanmazdı ki?

Son diye söylediğim sözün ardından beşinci fotoğrafı da çekildiğimde Melih pes ederek arabaya doğru ilerlemeye başladı. Arabaya binip kontağı çalıştırdığında ise başını camdan dışarıya uzattı. "Beş saniye içinde yanıma gelmezsen seni burada bırakıp giderim Ahu." derken ne kadar ciddi olduğu sesine yansıdığı kadar gözlerine de yansımıştı. Bulunduğum elma ağacının dibinden nasıl ayrıldım nasıl koşarak arabanın yanına geldim ben bile anlayamadım. Arabanın içine bindiğimde Melih sinsice gülümsedi "Aferin benim küçük kedime." Dedi ve arabanın direksiyonunu yola doğru çevirdi.

***

Geldiğimiz yolu gerisin geriye döndük Melih arabayı kullanırken, bende Melih'in telefonundan çekildiğim fotoğraflara bakıyordum. Kendi başıma olan fotoğrafları geçip Melih'le çekildiğimiz fotoğraflara geldiğimde, suratımda aptalca bir sırıtış belirdi. Ekranda görünen fotoğrafta, ben kameraya bakarken Melih rüzgarın uçurduğu saçlarıma bakıyordu. Fotoğrafı Melih'e göstermek için ekrandan bakışlarımı çektim ve telefonu yüzüne uzattım.

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now