43.BÖLÜM

29.2K 1.5K 702
                                    

                      43

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

                      43.BÖLÜM

Gülşen: Dillere Düşeceğiz
Cem Adrian & Hande Mehan: Sen Benim Şarkılarımsın

"Kırdığım, incittiğim her bir zerrenden özür dilerim Ahu... Küçücük kalbinin önünde diz çöküyorum."

Dizlerinin üzerine çökmüş vaziyette başını karnımın üstüne yaslayan Melih'i yerden kaldırmaya çalıştım. Ama ellerimizi birbirine kenetlediği için bu pek mümkün olmadı.

"Melih..." dedim tarazlı bir sesle. Bana bakması lazımdı. Gözlerimizin birleşmesi lazımdı. Benim onun eşsiz ela gözlerini görmem lazımdı.

"Çok düşündüm." Dedi sıcak soluklarını tam karnımın üzerinde hissediyordum. Ayağa kalkmayacağını anladığımda, gelinliğin etek kısmı beni zorlasa da aldırış etmeden birden dizlerimin üzerine çöktüm.

İşte şimdi eşittik. Hatta daha fazlası göz göze diz dizeydik...

Benim gözlerimden yaşlar bir sicim gibi yanaklarıma akarken, onun gözlerindeki yaşlar ela irislerinin içinde sıkışıp içine içine akıyordu. Bana gerçek Melih'i göstermek isterken bile kendinden taviz vermiyor, insan olduğunu unutarak ağlamıyordu.

Ellerimiz hala kenetliydi. Melih'in gözleri gözyaşlarımı takip ediyordu ve her bir akan gözyaşım için büyükçe yutkunuyordu. Kaşlarını hafifçe çatmış, ne kadar gizleye çalışsa da ela gözlerine yansıyan masum bir duygu belirmişti. Dudaklarını gözyaşlarımın tam üstüne bastırıp usulca öptü. "Ağlama..." dedi fısıldayarak ve dudakları bu kez önce sağ gözüme, sonra da sol gözüme bir öpücük kondurdu. "Ağlamandan hoşlanmıyorum! Nefret ediyorum ağlama!"

Başımı hızla salladım. Melih gülümsedi. Bu öyle memnun bir gülümseme değildi. Bu gülümsemenin içinde burukluk vardı. Dudaklarının kıvrılan kenarlarında yorulmuşluk vardı.

"Çok düşündüm." Diyerek tekrar konuşmaya başladığında sonunu getirmeden, içini dökmeden bu konuyu bitirmeyeceğini anladım ve ona konuşması için fırsat tanıdım.

"Bensiz daha iyi olabileceğini, hiç ağlamadan sürekli gülebileceğini... Hatta ben olmayınca çok mutlu olabileceğini çok düşündüm..." duraksayıp yutkundu. "Ama bunları düşündüğüm de bana hissettirdikleri, senin için düşündüğüm düşüncelerin önüne geçti Ahu. Ben senin benden gitmene katlanamadım. Benim değil de başka birinin yanında gülmene, mutlu olmana katlanamadım. Ben..." Fısıltıya dönüşen ses tonunun ardından gözlerini kapattı. "Ben benden başka birinin yanında ağlama ihtimaline bile katlanamadım."

İtiraflar acıtıyordu. Hele ki bu itiraflar, yıllarca benden nefret ettiğini sandığım ama beni nefretinden daha çok seven adamdan duymak daha çok acıtıyordu.

"Bunu kendime yediremedim ben Ahu. Çok kez kendimle savaştım. Çok kez kalbimle yüzleştim. Ama ben bu savaşta sana yenildim. Yenildiğimi bile kabul edemedim. Kabul edemedikçe seni kırdım, incittim, parçalara ayırdım. Ben seni yok ettim Ahu..." gözleri hala kapalıydı. Yüzünde tek bir mimik oynamıyor işimi zorlaştırıyordu. Melih'in aksine ben durmadan ağlıyordum.

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now