27. BÖLÜM

35.4K 1.6K 1.2K
                                    

                     27

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

                     27.BÖLÜM

Soner Sarıkabadayı: Tarifi Zor

Zıt kutuplar her defasında birbirini çekerdi. Bu bilimsel olarak da kanıtlanmıştı. Bizde tıpkı zıt kutuplar gibi Melih'le birbirimize çekiliyorduk.

Melih ateş olan bir adamdı, ben ise buz parçası. Melih'in sönmek bilmeyen ateşi benim soğuk buzumu her defasında sarmalıyordu. Ne onun ateşi sönüyor nede benim buzum eriyordu.

Melih benim buzuma her dokunduğunda daha da güçleniyordu. Ben ise onun ateşinden baş edemeyeceğimi bildiğim halde onun ateşinde yok olmayı seçiyordum.

Sırtım yumuşak yatağa yaslıydı. Bedenim Melih'in güçlü kollarının arasındaydı. Ben yatakta boylu boyunca yatmışken Melih bütün heybetiyle benim üstümdeydi. Dolgun dudakları dudaklarımı hırçınca öperken, iri sıcak elleri üzerimdeki tişörttü belime doğru sıyırıyordu. Ve Melih bunu yaparken bir saniye bile dudaklarını dudaklarımdan ayırmıyordu.

Sonunda yapmak istediği şeyi yaparak tişörtü belime kadar sıyırdı. Alt tarafımda sadece beyaz külotumla kalmıştım. Üstümde ise bir sutyen bile yoktu. Melih'in elleri bacaklarımda ve karnımın üstünde gezinmeye çıktığımda, birden dudaklarını dudaklarımdan ayırdı. Hızla kendi tişörtünün etek kısmından tutarak üzerinden bir çırpıda çıkartıp yere attı ve tekrar dudaklarıma yapıştı.

Öpüşmesi öyle tutkulu öyle masalsıydı ki normal şartlarda olsa bu tutkusuna çoktan kapılmış kendimi onun derin sularına bırakmıştım. Ama bizim ilişkimiz normal şartlarda gerçekleşmediği için ve benim yaşadığım her zorlu anın acısını çıkartmam  gerektiği için, öyle hemen Melih'in tutkulu derin sularına yelken açmayacaktım.

Melih'i çıldırtmak ister gibi öpüşüne karşılık vermeye devam ederken, ellerimde boş durmuyor kaslı kollarını ve sırtını okşuyordum. Melih, kendini bana bastırdığında kadınlığımı zorlayan erkekliğinin baskısını pantolonunun sert kumaşından bile çok net hissettim. Melih'in hırçın dokunuşlarından son noktaya geldiğini anladığımda, artık çok ileriye gittiğimizi kanat getirerek kollarımı çözdüm. Dudağını ısırarak dudaklarımızı ayırdım ve göğsünden hafifçe ittim.

"Melih, dur lütfen." Sesimi duyar duymaz şehvetten kararan ela gözleri gözlerimi buldu. "Duramam!" dedi, dudakları yavaşça boynuma değdi. Boynumda soluk soluğa kalmış, küçük, tüy gibi dokunuşlar bırakıyordu.

"Duramam Ahu" yüzünü boynuma gömmüş kesik nefesler alıyordu. "Şuan seni deli gibi istiyorken duramam!" dedi boğuk bir sesle.

"Ama durmalısın..." derin bir nefes alıp verdim."Üzgünüm henüz hazır değilim."

Melih kalkmak için her hangi bir hamle yapmadığında, hafifçe kıpırdandım. Melih üzerimden kalkmak yerine, yüzünü boynumdan çekip gözlerime baktı. "Bu bir neden olamaz." Seslice yutkundu "Seni hazırlamamı ister misin?" diye sordu. Sesi boğuk bir inlemeyi andırıyordu.

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now