36.BÖLÜM

29.3K 1.6K 1.1K
                                    

                                                                  36

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

                                                     
 
           36.BÖLÜM

Toygar Işıklı: Ben Hayatın Mağlubuyum.

"Her şeye sahip oldun Melih Kılıçaslan. Kardeşi kardeşe kırdırdın. Tek varlığım olan oğlumun karısından ayrılmasına sebep oldun. Gözlerden uzakta yaşattığımız torunumu kendine kadın yaptın. Bunların hepsini yuttum sesimi çıkartmadım ama oğlumun hapiste o canilerle aynı kovuşta kalmasına sessiz kalamam. Sen oğlumu o kovuştan çıkart bende sana, senin bilmediğin dayının ölümüyle alakalı çok önemli bir şeyi söyleyeyim."

Dedemin sarf ettiği kelimeler beynimin içinde yankılanırken, bedenim kendiliğinden yönünü dedem ile Melih'in olduğu yöne dönmüştü. Dedem her an ona saldıracak gibi duran üç tane adamın ortasında durmuş, tıpkı babam gibi mavi olan gözlerini Melih'in gözlerine dikmişti.

Dedem yaşlıydı, yüzünde ki belirgin çizgiler neredeyse çukurlaşmıştı. Saçlarının birazı dökülmüş, geri kalan saçlarına ise ak düşmüştü. Normal şartlar altında yeni yetme bir genç çocuğun bile devireceği dedem Melih ve adamlarına kafa tutmaya gelmişti. Bu cesaretinin tek sebebi ise biricik oğlu babamdı.

"Bilmediğin bir gerçeği söyleyeceğim sana Melih. Hem de ispat ederek." Gözlerini Melih'in gözlerinden ayırmadan konuşan dedemin sesi kendinden emin ve netti. "Oğluma karşılık bilmediğin gerçekler."

"Dede..." diye mırıldandığımda, dedemin mavi gözleri gözlerimi buldu. Her zaman bir cam gibi parlayan gözleri sönmüştü. Mavi irisleri griye dönmüş, sanki üzerine binlerce cam parçası düşmüş gibi yıkık döküktü. Dedemin gözleri benim gözlerimde sadece üç saniye durdu ve bakışları tekrar Melih'in gözlerini buldu.

"Evet, Melih Kılıçaslan oğlumu çıkart-" Melih daha dedemin cümlesini bitirmesini beklemeden büyük bir kahkaha attı. Biten kahkahasıyla dedemin etrafında duran üç adama bir el işareti yaparak "Geri çekilin beyler!" dedi. Adamlar Melih'in dediğini yaparak dedemden birkaç adım uzaklaştıklarında, dedemin yüzüne bir rahatlama çöktü.

Melih elini arkaya uzatarak "Yanıma gel Ahu!" diyerek emir verdi. Melih'in hemen arka çaprazında üç adımlık bir mesafede duran bedenimi hareket ettirerek Melih'in yanına geldim ve uzattığı elini tuttum. Melih parmaklarımızı birbirine kenetlediğinde, bakışlarını dedemden çekmeden dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. "Beni dinlemeyip içeriye girmemenin hesabını sana soracağım Ahu." dedi ve ekledi. "Sakın yanımdan ayrılma!"

Melih'in sözlerine karşılık yutkundum. Bakışlarım yan profilden görünen sert yüzünde asılı kalmıştı. Öyle sert bir çehreye sahipti ki ona bakan birinin korkmaması mümkün değildi. Delici bakışlarım Melih'in yüzünü eskitmeye yemin etmiş gibi odaklanmışken, gürültülü bir ses çıkartarak evin önünde duran araçların yüzünden bakışlarımı Melih'ten çektim. İki siyah aracın birinden Ufuk ve Osman, diğerinden ise Çağlar indi.

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now