48.BÖLÜM

25.7K 1.5K 1.3K
                                    


                       48.BÖLÜM

Bu bölümü bugün doğum günü olan Lalealacali. Okuruma ithaf ediyorum. İyi ki doğdun canım. 🌺😘

Müslüm Gürses: Senden Vazgeçmem

"Öpsem her zerrenden, nefesim kesilene kadar özür dilesem de geçmeyecek bir şey var Ahu. Beni affedemeyeceğin bir şey..."

Melih'in kucağına oturmuş, ellerimle çıplak göğsünden destek alıyordum. Onun elleri ise yüzümü kavramış başparmaklarıyla elmacık kemiğimi okşuyordu. Uzun saçlarım perde misali iki yandan aşağıya doğru sarkmış ve uçları Melih'in omuzlarına değiyordu.

Onun sert nefesi benim yüzüme, benim nefesim ise onun yüzene vuruyordu. Bir birimizin nefesini soluyorduk. Göz göze, nefes nefeseydik...

"Melih..." haykırmak istediğim adı fısıltıyla çıktı dudaklarımın arasından.

"Çok seviyorum... Yemin ederim ölecek kadar çok seviyorum Ahu." gözlerinin dolu dolu olması sözlerinden çok kalbime dokundu. "Ben..." duraksadı ve gözlerini kapatmasıyla yaşlar yanaklarından çenesine doğru süzüldü ölecek gibi oldum. Sanki kalbim durdu.

Göğsündeki ellerimi çekip yüzünü avuçladım. "Melih" derken aynı zamanda da gözyaşlarını siliyordum. "Ağlama... Nedir seni böyle üzen be adam?"

Gözlerini araladı. Yattığı yerden hafifçe doğrularak sırtını yatak başlığına dayadı. Diklenmesiyle kucağında kayarak bacaklarının üzerine oturdum. Melih bir elini yüzümden çekip saçlarıma götürdü ve bir bebeğe dokunur gibi saçlarımı okşadı.

Sanki her bir teline bin özür sığdırıyormuş gibi, incitmeden en içten okşadı saçlarımı.

Az önce tutkuyla birbirimize karışan biz değilmişiz gibi, sanki her şey normalmiş de üzerimiz çıplak değilmiş gibi sadece saçlarımı sevdi.

Sabırla saçlarımı sevmesini bekledim. Konuşmasını, bana bir tepki vermesini bekledim. Bekledikçe kocamı böylesine üzen şeyi düşündüm durdum.

"Saçlarını çok seviyorum." dedi bir itirafta bulunarak ve burukça gülümsedi. "Hatta en çok saçlarını seviyorum. Kokusunu, sakallarıma takılmasını, güzel yüzünü saklamasını seviyorum."

Kıkırdadım.

"Gülme" dedi yalancı bir kızgınlıkla "Ciddi bir şey konuşuyorum."

Sırıtmaya devam ederek başımı tamam der gibi salladım. Melih elinin sırt kısmını yanağım boyunca gezdirip boynuma doğru yol aldı. Eli şah damarımın üstünde durduğunda ela gözleri gözlerimin en içine asılı kaldı. "Şu damar var ya..." dedi art arda yutkunarak "Elimin altında attığını hissettikçe binlerce kez şükrediyorum."

Duygudan duyguya geçiyor, aramızda ki konuşmayı anlayamıyordum. Az önce sevişirken, birden ağlayabiliyor, sonrada hiçbir şey olmamış gibi konuşabiliyorduk. Sanırım karı koca biz kafayı sıyırıyorduk.

Aramızda kısa düz bir bakışma geçti.

"Konuşmamız lazım." dedi Melih.

"Evet, konuşmamız lazım." diyerek onayladım onu.

Melih'in omuzlarından destek alarak kucağından kalktım ve yatağın boş kısmına oturdum. Bu yaptığımdan hoşlanmayan Melih dudaklarının arasından mırıldanırken, onu duymazlıktan geldim. Yatağın ayakucuna toplanan pikeye uzanarak üzerimi çekerek çıplaklığımı örttüm. Bakışlarım Melih'i bulduğunda kaşlarını çatarak bana baktığını gördüm.

BUZ YANIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin