44.BÖLÜM

27.2K 1.4K 994
                                    

                                                                                                    44

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


44.BÖLÜM

Yüksek Sadakat: Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer

İstanbul'a gelmek için Bursa'dan sabaha karşı yola çıkmıştık. Yolların boş olmasından dolayı yaklaşık iki-iki bucuk saatte İstanbul'a giriş yaptık. Melih arabayı dışarıdan bakıldığında cezaevini andıran evimizin önünde durdurduğunda, evimizin etrafında bulunan güvenlikten sorumlu üç koruma bize doğru adımladı. Mesafelerini koruyarak arabanın yanında durdular.

"İn Ahu" diyerek emniyet kemerini çözen Melih'e başımı çevirdim. "Neden?" diye sordum. Melih emniyet kemerini açtı arabanın kontağını tamamen kapattı. "Arabayı bahçeye geçirmen gerekmiyor mu? Neden burada iniyorum?"

"Çünkü şirkete gideceğim Ahu." başıyla yanımdaki kapıyı gösterdi. "Hadi..."

İtiraz etmek için araladığım ağzım Melih'in arabadan inmesiyle gerisin geriye kapandı. İstanbul'a giriş yaptığımız saniyeden itibaren Melih eski hali olan öküzlük ve odunluğa geri dönmüştü. Hâlbuki ben ona dinlenmesini söyleyecektim. İki bucuk saattir araba kullanıyordu, uykusuzdu. Arkaya uzanarak kol çantamı aldım ve arabadan indim.

Melih üç korumayla bir şeyler konuşuyordu. Benim arabadan indiğimi fark ettiğinde başını bana doğru çevirdi ve gözlerimin içine bakarak başıyla demir kapıyı içeriye geçmem için işaret etti. Onun bu tavrına gözlerimi devirdim ve aralanan demir kapıdan içeriye girdim. Hızlı adımlarla dış kapıya doğru yürüdüm ve bir an önce annemi görebilmek için kapının ziline bastım. Aynı zamanda da kapıyı yumruklamayı da ihmal etmedim.

Sevgi Hanım nefes nefese kapıyı açtığında "Ahu Hanım?" dedi şaşkınca ve sonra üzerinde ki şaşkınlığı atarak kocaman gülümsedi "Hoş geldiniz."

"Hoş buldum Sevgi Hanım." İçeriye girdim. Çantamı vestiyere bıraktım. "Nasılsınız? Annem nasıl? Her şey yolunda değil mi?"

"Her şey yolunda Ahu Hanım. Anneniz odasında." Diyen Sevgi Hanım birden kaşlarını çattı. "Melih Bey yok mu?" diye sordu. Gözleri hala açık olan kapıdaydı. "Siz tek mi geldiniz?"

Sevgi Hanımın da her Melih sever gibi önceliğinin Melih olduğunu biliyordum. Hayır, yani bu Melih'te olan ama bende olmayan şey neydi acaba? Sevgi Hanımın kırmızı tombul yanaklarını parmaklarımla sıktım. "Merak etme." Dedim ve ekledim. "Melih Beyciğini yemedim. Gelir şimdi."

Sevgi Hanımın bana bir cevap vermesini beklemeden hızla merdivenlere doğru yürüdüm ve ikişer ikişer merdivenleri çıktım. Benimde bu hayatta ki tek önceliğim olan annemin odasına doğru ilerledim. Kapıyı çalmadan açtım ve yatakta oturur vaziyette uzanan annemin üzerine "Anne ben geldim." Diyerek atladım.

Bir süre sadece annemin kollarının arasında durup bahar kokan kokusunu içime çektim. Sonra annemin kollarından çıkarak güller açan yüzüne baktım. "Özledin mi beni?" diye sordum kıkırdayarak. Annem elleriyle saçlarımı okşayarak başını aşağı yukarı salladı.

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now