4. BÖLÜM

38.8K 2K 979
                                    

                                                                 4

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

                                                                
4.BÖLÜM

Sıla: Yara Bende

Akşam vaktinin serin rüzgârı üstümüze çivi sertliğiyle çarpıyordu. Bedenimize çarpan rüzgâr havaya karışarak uğultulu sesler çıkarıyor ve silah seslerine karışıyordu. Gözlerim kapalı alnım Melih'in sert göğsüne dayanmıştı. Kollarımla sıkı sıkıya sarıldığım sıcacık beden Melih'e aitti.

Kulaklarımda sadece keskin silah sesleri yankılanıyordu. Ne yerinde duramayan kalbimin sesini nede Melih'in küfürlü gürlemesini duyamıyordum.

Gözlerimi açmak istiyordum ama buna beni tek eliyle mengene gibi kavrayıp göğsüne yapıştıran Melih, izin vermiyordu.

Sıradan bir mezar ziyareti bir kaosa dönmüş yabancı filmlerini aratmayacak bir çatışmaya dönüşmüştü. Her şey ani gerçekleşmiş ve patlayan silahların arasında kendimi Melih'in kolları arasında bulmuştum. Zor olsa da kendimi hafif geriye çekerek gözlerimi açtım. Kollarım hala Melih'e sarılı duruyordu.

Çenemi Melih'in sert göğsüne koydum, kafamı kaldırıp yüzünü görmeye çalıştım. Kirli sakallarının sarmaladığı çenesi seğiriyor, dolgun dudaklarından daha önce hiç duymadığım küfürler dökülüyordu. Bulunduğum durumda gözlerini göremiyordum ama kaşlarını çattığını ve ela irislerinin alev aldığını hissedebiliyordum. Bu silahlı çatışmanın ortasında yapılabilecek en iyi şey Melih'i süzmekmiş gibi yüzünü inceliyordum.

"Arkalarından gidin hadi!" Melih'in gür sesiyle silah sesleri de durmuştu. Çenemi göğsüne biraz daha bastırdım Melih'in sonunda dikkatini çekmiş olacağım ki gür kirpiklerinin arasında alev alev yanan ela gözlerini benim gözlerimle buluşturdu. Birçok anlam yüklü bakışmamız Melih'in arkasından gelen Çağlar'ın sesiyle son buldu.

"Abi Ufuk vuruldu!"

Mezarlıkta yankılanan sesle aynı anda bakışlarımızı birbirimizden çekip sesin geldiği yöne döndük. Ufuk yerde boylu boyunca uzanmış, sol omzunu sağ eliyle tutmuştu. Omzunu tuttuğu el kana bulanmış elinden yol çizerek yere damlıyordu.

Melih'in kolunu iki elimle kavradım, sanki o olanı biteni görmüyormuş gibi "Ufuk vurulmuş "dedim şaşkınlığımı gizlemeden. Koluna yapıştığım ellerimin arasından kolunu kurtardı, serbest kalan ellerim boşluğa savruldu. Ne olduğunu anlayamadan sağ elim Melih'in sıcak büyük ellerinin arasında kendine yer buldu. Elimi sıkı sıkıya tutan Melih, büyük adımlarla vurulan Ufuk'un yanına gidiyor beni de beşinden sürüklüyordu. Yanına geldiğimiz Ufuk'un yüzünde acı çektiğini belli eden bir ifade vardı. Omzundan vurulduğu için şanslı sayılan Ufuk, eğer biraz daha burada bekleyip hastaneye gitmezse kesinlikle kan kaybından ölecekti. Çünkü omzundan oluk oluk kan akıyordu.

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now