31.BÖLÜM

32.4K 1.5K 885
                                    

                       

                                                                         31

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

                                                                         31.BÖLÜM

Eda Baba: Beni Vur

Eğer şimdi arkamdan bağıran Melih'i tek kelimeyle anlatacak olsaydım, kesinlikle avı elinden alınan ürkütücü bir aslan olduğunu söylerdim. Çünkü sesinden etrafa yayılan sert dalgalar duvarlara çarpa çarpa bana ulaşıyordu. Ve Melih böyle adımı bağırmaya devam ederse bütün ev halkının başımıza toplanması an meselesiydi.

Kızların yanına gitmek yerine, elimdeki su bardağını merdivenin kenarına bırakıp sinirden küplere binen Melih'i sakinleştirmek için gerisin geriye döndüm. Melih olduğu yerde kıpırdamadan gözlerinden fışkıran alevlerle bana bakıyordu. Mutfak kapısının önünde duran Rüya'nın gözleri ise Melih'in üzerindeydi.

Rüyanın gözlerini oyma isteğimi sonraya erteleyerek, hızlı adımlarla Melih'in yanına geldim ve kaşlarımı çatarak "Neden bağırıyorsun?" diye sordum. Sorduğum soru Melih'in koluma yapışıp beni çekiştirmesiyle havada asılı kalırken, gözlerim son kez Rüya'nın yüzüne takıldı. Rüya'nın mavi gözlerinin bizi böyle gördüğü için zevkten parladığını görmemle tabiri caizse kan beynime sıçradı.

Melih'in beni çekiştirmesinden dolayı Rüya görüş açımdan çıktığında, koridorun sonundaydık. Melih kahverengi bir kapıyı açtı. Açtığı kapıdan içeriye önce beni geçirip, daha sonra kendisi geçti. Kapıyı sert bir şekilde kapatıp, kapattığı kapıya sırtımı yasladı. Bir eli kolumda dururken diğer elini başımın yanından kapıya dayadı. Koyu ela gözleri gözlerimi talan ederken, burnundan soluduğu sert nefesi yüzümü yalayıp geçiyordu.

"Bir daha söylesene!" dedi sesi sert, kaşları çatıktı. "Bir daha sana karışamayacağımı söylesene!" bana biraz daha yaklaşıp kapı ile kendisi arasında iyice sıkıştırdı. Ben cevap vermeyince üstten bir bakış attı. "Beni..." derken kolumdaki eli gevşedi. "Çıldırtıyorsun Ahu!"

Kendisi de beni çıldırtıyordu. Ama benim çıldırmam Melih için pek önemli bir konu değildi. Melih çıldırabilir ama Ahu çıldıramaz gibi davranıyordu. Melih'le aramızda boş ruhsuz bir bakışma geçti. Melih'in parmakları açık omuzlarımda gezinmeye başladı. Yüzümüz arasında bir nefeslik bile bir mesafe yoktu. Benim nefesimde Melih soluklanıyor, Melih'in nefesinde ise ben soluklanıyordum.

"Beni sinirlendirdikten sonra böyle süt dökmüş kediye dönüşmene deli oluyorum!" dedi. Konuştukça kımıldayan dudakları dudaklarıma değdi. Burnunu yanağım boyunda gezdirip boynun girintime doğru yol aldı. Boynumda birkaç nefes soluklandıktan sonra şah damarımın üzerini dudakları aldı ve bir öpücük kondurdu. Koyu ela gözleri gözlerimi tekrar bulduğunda, kaşları çatıktı. Çattığı kaşlarının ortasında ki boşlukta sabırsızlık vardı.

BUZ YANIĞIOnde histórias criam vida. Descubra agora