19. BÖLÜM

35.3K 1.7K 1.3K
                                    

                                                         19

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.

                                                 
        19. BÖLÜM

Ender Balkır: Ruhumda Sızı

Sabahın erken saatleriydi...

Yaşanan onca hadiseden sonra, düşünceler tarafından tutsak edilmiş çok güzel bir gece geçirmiştim. Zihnimde hala birkaç saat önce Melih'in kurduğu afili cümleler yankılanırken, ben biraz daha göğsüne sokulup ölümü çağrıştıran karanfil kokusunu içime çektim.

Bulunduğumuz oda dün geceye nazaran daha sıcaktı. Benim üzerimde çarşaf varken Melih'in çıplak üstünü saçlarım örtüyordu. Odanın sıcaklığına Melih'inde sıcaklığı eklenince terlemiştim. Uzun saçlarımın diplerinin bile terlemiş olduğunu hissediyordum ama yinede bu büyülü andan kopmak istemez gibi Melih'in göğsünden ayrılmıyordum.

Melih'in iri ellerini saçlarımda hissedince hafifçe kıpırdandım. Melih parmak uçlarını saçlarımın dibinde gezdirdi. "Terlemişsin, saçların ıslanmış." Dedi. Omzunda duran elimi göğsüne indirerek kalkmaya çalıştım. Melih ne yapmak istediğimi anlayarak tek koluyla beni sıkı sıkıya tutarak kalkmamı engelledi. Kalkamayacağımı anlayınca çenemi Melih'in sıcak göğsüne yasladım ve yüzünü görebileceğim bir pozisyon aldım. Melih'te beni görebilmek için gözlerini aşağıya indirerek bana baktı. Dudaklarımı oynatarak "Oda çok sıcak." Diye mırıldandım.

"Gece üşüyorum diye sayıklayınca elektrikli sobayı çalıştırdım."

Melih'in biten cümlesiyle gözlerimi odada gezdirdim ve yatağın ayakucunda çalışan elektrikli sobayı gördüm. Tekrar gözlerimi Melih'in gözlerine çevirdim. "Ter mi kokuyorum?" diye sordum. Melih bakışlarını benden çekerek karşıya baktı. Bana bir cevap vermeyince tekrar konuştum. "Şimdi duş alırım." Dedim. Melih sıkkın bir nefes aldı. Aldığı nefesten dolayı kalkan göğsüyle birlikte çenemde yukarıya çıkıp indi. "Ahu..." diye mırıldandı ve devam etti. "Ter kokmuyorsun. Gayet temiz kokuyorsun."

Burnumun üzerindeki sargı bezinin izin verdiği kadar kocaman sırıttım. Melih'in bana karşı bu kadar yalın olması beni ister istemez mutlu ediyor. İçimde ölümsüz kelebeklerin uçuşmasını sağlıyordu. Sanırım üzüm üzüme baka baka kararmış. Melih'in bütün dengesizliği bana bulaşmıştı. Melih, bakışlarını karşı duvardan çekmeden konuştu.

"Kes sırıtmayı."

"Tamam"

Hala sırıtıyordum ve hala Melih'in bakışları karşı duvardaydı.

"Ahu, sırıtmaya devam ettiğini biliyorum." Sesi küçük bir çocuğu azarlar gibi naifti. "Sen deli misin? Kendi kendine sırıtıyorsun?" diye sordu. Bu sorduğu sorunun cevabı bende de yoktu. Belki de delirmiştim bilemiyorum...

İçimde sanki maratona koşan bir koşucunun enerjisi, istediği oyuncağa sahip olan bir çocuğun heyecanı vardı. Kendime engel olamıyordum ve içimden sürekli gülmek geliyordu. Belki de bu enerjimin sebebi dün gece Melih'in dudaklarından dökülen itiraflardı. Sanırım ben sadece saatler önce unutacağıma dair söz verdiğim her şeyi Melih'e ihanet ederek asla unutmayacaktım. Kendimi toparlayarak "Gülen herkes deli mi oluyor?" diye sordum. Melih bakışlarını bir anda karşıdan çekerek bana çevirdi.

BUZ YANIĞIOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz