Sır- 38 "İnfilak"

2.2K 174 57
                                    

Not: Herkese selamlar! Hepinize iyi haftalar diliyorum. Canım sır ailesi oy vermeden ve yorum yapmadan çıkmayınız lütfen. Aşağıda da buluşalım birkaç önemli açıklamam olacak:)

Sezen Aksu: Son Bakış

Keyifli Okumalar.


Sır 38: İnfilak

Bal gözleri geçip giden yoldan ayrılmıyordu. Rüya gibi geçen tatilleri nihayetinde son bulmuştu. Özünde Karan ile geçirdiği her vakit yeryüzünde yaşadığı en güzel rüyaydı. Balın'ın, içinde yaşayan aşık kadın ise bu rüyadan uyanmak istemiyor hayat onu gerçekliğe iterken de ortaya çıkan huysuz kadına mani olamıyordu. Sıkkın bir halde içini çekti. Yüzünü avuçları arasına alırken ağzını dahi açmıyordu.

Karan'ın randevu aldığı doktora gitmişlerdi. Doktorun, yazdığı ilacı alırken dahi hakkını oyalanmaktan yana kullanmıştı. Uyandığı her yeni günü sevdiği adam ile geçirmek istiyordu. İlişkisini başka şartlarda yaşayabilseydi, belki bu tarz duyguların esiri olmayacaktı.

Özlem öylesi kuvvetli bir histi ki varlığına can dostu olmuş gibi yanından bir an olsun ayrılmıyordu.

Karan, gördüğü muhteşem rüyaya tezat halde hareket ediyordu. En çok sahip olmak istediği, tatmak istediği duyguyu elinin tersiyle itiyordu. Ruhunda hali hazırda rüyanın sevinci tazeliğini koruyordu. Genç adam, yapısı itibariyle neşeli yahut esprili bir adam değildi ancak yüzünde oluşan karizmatik gülümsemeye engel olamıyordu. Balın'ın, görüşlerine öyle saygı duyuyordu ki kendi isteklerini değil onunkiler nezdinde daha büyük önem arz ediyordu. İlle bir gün baba olacağını biliyordu. 

Duman Çiftliğine girmek üzereyken, çalmaya başlayan telefonuyla arabayı durdurdu. Arayan Savaş'tı. Savaş'ı, erkenden İstanbul'a göndermişti. Sebebi ise, kendisine gelen gizemli kutuyu açmasını istemesiydi. "Ne oldu?" Balın'ın, sorusuyla telefonunu eline aldı. Arabadan çıkmadan evvel "Geliyorum." Dedi.

Karan, Bursa'nın serin poyrazında dışarıya çıkıp gelen telefonu cevapladı. "Ne göndermiş?" Sesi katı bir hal alırken, bakışları taşlı yoldaydı. "Karan Bey, içinde son çıkacak kreasyonun çizimleri var. Aynı zaman da sizi nişan için tebrik eden bir not."

Karan, sert bir hareketle ayağının ucunda duran taşları ileriye savurdu. "Ne demek çizimler var?" Dişlerini sıkarken bağırmamaya özen gösteriyordu. "Yasemin Hanım'a, sordum. Bunlar bizzat Lâedriye aitmiş ve henüz piyasaya çıkmamış."

"En çok midemi bulandıran şey hainlerdir." Karan'ın, sesi tehlikeli bir haldeydi. Nitekim bu andan sonra gireceği yolların tamamı dağlar kadar dik ve yokuşlu olacaktı. "Yarın İstanbul'da olacağım. Ben, gelene kadar onu bul."

Kapattığı telefondan sonra ağzının içinde dişlerini sıktı. Esen sert poyrazdan etkilenmiyordu. Safir gözlerine, kara parıltılar gelmişti. Şirketinin içinde bir hain vardı, düşmanı ile birlik olan birinin varlığı onu hayli öfkelendiriyordu lakin şu an bu öfke ayyuka çıkamazdı. Sık nefesler alırken, soğuk havanın etkisiyle biraz olsun rahatlamak istiyordu. Daha fazla bekletmeyerek arabaya bindi. "Önemli bir şey mi?" Merakla soran kadına bir şey belli etmeden yanağından makas aldı. "Gereksiz bir konu."

Karan, bazı şeyleri dillendirmek istemiyordu. Bu tarz tehlikeli mevzular ile Balın'ı endişelendirmek istemiyordu. Hayli kırılgan olan kadının dünyası, bu tatta ki acımasız olaylar lekelenmemeliydi. Aynı zamanda kapılacağı endişenin tozu çok yüksek olacaktı. Karan ise herkesi korurken, bu kirli işleri çözecekti.

SIRWhere stories live. Discover now