46- Barışma

1.4K 90 32
                                    

Merhaba merhaba merhabaa

Sizleri fazla bekletmemek adına aldığım yeni bir karar var. Bölümler uzun uzadıya olunca ben de yetiştiremiyorum ve uzun zaman bölüm atamadığım da oluyor bildiğiniz üzere. O yüzden bazı bölümler normalinden daha kısa olacak. Sahneler eksilmeyecek diğer bölümlerde okumaya devam edeceğiz. Sadece bölümlerin gelme sıklığı açısından bu daha iyi bir fikir gibi duruyor

Sizlerden bolca yorum ve beğeni bekliyorum.

Öpüldünüz
Q❤️

SIR 46. BÖLÜM: BARIŞMA

Genç adamın safir gözleri dirseğini sandalyenin yanına yaslamış avuç içini yanağına bastırıp havuzu izleyen kadının üzerindeydi.

Balın'ın, uzun süre konuşmadığı bir anına denk gelmemişti. Bu kadın ne zaman yanına gelse yüzündeki güzel gülümsemesiyle susmadan bir şeyler anlatırdı. Elleri birbirilerinin bedenlerinden uzak kalmaz her zaman temas içinde olurlardı.

Karan, onun bu haline daha fazla dayanamıyordu. Mahsun olup suskunluğa bürünmesi canını sıkıyordu. Misafirleriyle ilgilenmiş onlarla zaman geçirmişti. Onlara oldukça güler yüzlü davranmış sohbet etmişti. Akşam yemeğinden sonra masanın başında sohbet ediyorlardı ancak ansızın suskunluğa bürünmüştü.

Karan, sevdiği kadını daha fazla böylesi mutsuz görmek istemiyordu. "Çocuklar uyudu değil mi?" Burun kemerini sıktıktan sonra Hamza'ya sordu. "Çoktan uyudu."

"O halde biz de dışarı çıkalım." Gülizar, Karan'ın teklifiyle hevesle atılmak istese de bakışları kocasına kaydı. Hamza, böyle fikirlere açık bir adam değildi ancak dışarı çıkmayalı da çok uzun zaman olmuştu.

"Olur, çıkalım." Hamza'nın, kabul etmesiyle Gülizar şaşırarak Balın'a döndü. "Nereye gideceğiz?" Diye sordu. Balın, dudaklarını bilmiyorum demek ister gibi kıvırırken Karan'a baktı. Karan ise sonunda ilgisini çekmeyi başardığı için tebessüm etti.

"Adada fazla seçeneğimiz yok ama güzel eğlenebileceğimiz bir kulüp var." Balın, Karan'dan duyduklarına şaşırmayarak gözlerini devirdi. "Tabii söz konusu gece kulübü olur da Karan Barlas hiç bilmez mi?"  Balın her ne kadar kısık sesle ve ağzının içine konuşsa dahi herkes duymuştu. Hamza bu sözlere bıyık altından güldü.

Geldiğinden beri burada ki soğuk rüzgarların elbette farkındaydı. "Hazırlanalım." Gülizar neşeyle konuşup ayağa kalktı.

Karan ise ayağa kalkıp içeri giden karısının arkasından baktı. "Sıkma canını." Karan, daldığı yerden çıkarken solunda oturan adama baktı. "Çok mu belli?"

"Karın soğukkanlı davranıyor ama sen çok belli ediyorsun." Karan, haline acıyarak gülerken burun kemerini sıktı. "Garip bir durumun içerisindeyim. Birkaç zaman önce her şeye karşı katı bir adamdım. Balın'da, söz konusu ben olunca sabır nedir bilmeyen bir kadındı."

"İki günde değişen ne?" Hamza, kollarını masaya dayarken, Karan yeni yaktığı sigarasından derin bir nefes çekti. Şu an bu konuyu konuşmak istemiyordu.

Karan, kollarını geniş açıda açıp sandalyenin iki kenarına yasladı. "Karım, hakkında konuşmak istemiyorum. Tıpkı senin karın hakkında konuşmak istemediğin gibi.." kaşları havaya kalkarken sigarasından bir nefes daha çekti. "Biz, ağır seven adamlarız. Seven ve sahiplenen adamlar ama demek değil ki dertleşmeyeceğiz."

Karan, adamın ikna çabalarına şaşırarak başını kaldırıp yüzüne baktı. Zira Hamza ile pek çok konuda dertleşmeleri ve fikir alışverişleri olmuştu. Fakat asla Gülizar Ademoğlu hakkında sel verip sır vermemişti. Karısına olan aşkını bilirdi onu sevgisi bambaşkaydı. Ancak hiçbir zaman da onun hakkında konuşmamıştı. "Ne değişti? Sen, böyle şeyleri konuşmazdın."

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin