59-"Yedi Yüz Otuz Gün"

349 41 7
                                    

Merhaba!

Beklenen anlar geldi çattı!
Zaman atlamasıyla gelmiş bulunmaktayım ki neler oldu neler.
Görüşlerinizi çok merak ediyorum!
Bol bol yorum yapın olur mu?
Yeni tatlı karakterlerimizle tanışacaksınız

Öpüldünüz. 🌞

SIR 59. Bölüm: Yedi Yüz Otuz Altı Gün
İKİ SENE SONRA

Arazideki çiçekler yeniden filizlenmeye başlamak üzereyken tomurcuklar yeniden renkli filizleriyle bahçeyi şenlendirmeye başlıyordu. Begonviller bahçenin en güzel yerinde mor filizleri aşağı doğru salarken Duman çiftliğinin en güzel tarafı bahçesiydi.

Selim Duman, kış bahçesinde oturmuş bahçesinde boy vermeye başlayan çiçeklerine bakıyordu. Bahar gelmek üzereyken bahçenin bakımlarını yapan çalışanlar her köşeyle ilgileniyordu.
Masanın başında oturmuşken

''Ne düşünüyorsun?'' Melek Hanım, tebessüm ederek içeri girdiğinde oğlunun dolan gözlerini iki yıl içinde kaçıncıya gördüğünü bilmiyordu. Görmezlikten gelmişti bu durumu. Arkasından geçerken omuzunu destek vermek istercesine sıkmıştı.

Melek Duman beyaz saçlarını ensesinden topuz yapmış yüzündeki bütün keskin mimikleri gözler önüne sermişti. ''Kızımı.'' Derken iç çekmişti.

''Kızının düşünülecek neyi varmış gayet iyi.'' Kaşlarını kaldırıp omuzunu silkerken yaşlı kadın yaşanan her şeyi yok saymaya çalışıyordu.
Son iki yılda herkes çok yara almış çok değişmişti. Özellikle Balın, artık sesi o kadar yüksek çıkmıyor yüksek sesli kahkahalar atamıyordu. Sadece oğullarının yanında yüzü gülüyordu.

İki küçük melek Duman ailesine umut olmuştu. Lakin Balın tek başına çocuk büyütmenin hem anne hem baba olmanın zorluklarını çocukları daha karnındayken tatmaya başlamıştı.
Artık daha ciddi bir kadındı. Tatlı, naif kızın yerinde yeller esiyordu. Buzdan bir dağa dönüşmüştü. Sadece çocukları için nefes alıyordu..

''Yapma anne.''

''Selim, kızın ayakta kalmaya çalışıyor. İki çocukla kolay mı? En iyi sen ben biliyoruz bunun ne demek olduğunu. Yine de onunki senden benden çok farklı. Kocası ortada yok. Hapiste desen değil. Toprağın altında mı ondan bile emin değiliz. Kimse ondan gülüp oynamasını bekleyemez.''

''Feyhan Hanım, Karan'a mezar açtırıyormuş.''

''Nasıl yani?'' derken adeta çığlık atmıştı. ''Balın, duymasın. Karan'a, mezar açmak ne demek?'' Sesi alçalırken gözlerinden yaşlar akmıştı. ''Çaresizlik böyle bir şey. Çocuğunu göremiyor bari dua edecek bir mezarı olsun diyor.''

''İki yıl koskoca iki yıldır nasıl oldu da biz o adamı bulamadık. Yazıklar olsun bize! Bir de soyadımızla övünürüz. Daha Karan'ı bulamıyoruz.''

''Ya bulunmak istemiyorsa?''

''Yapma Selim. Balın'a ne kadar aşıktı neler yaptı. Balın için çocuklar için intikamından vazgeçti mümkün mü öyle bir şey?''

''Ben, artık sadece kızımı düşünmek zorundayım anne. Kızım, gözümün önünde eriyor! Çocukları olmasa yaşamak bile istemeyecek. Nefes aldığından şüpheliyim. Gözüme bile bakmıyor. Soğuk bir kız geldi yerine benim kızımmış gibi ortalıkta dolanıyor. Görmüyor musun nasıl zayıfladı? Çocukları emziriyor olmasa yemek bile yemeyecek. Çocuklar olmasa..'' gözlerini yumup başını iki yana salladı. ''düşünmek bile istemiyorum.''

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin