SIR-28 "Zemheri"

3.4K 187 73
                                    


Herkese selam! Aramıza yeni katılan herkese tekrar boş geldiniz diyorım❤️ Uzun bir bölüm oldu ve önemli de bir bölüm oldu.

Bölüm şarkısı: Sezen Aksu Seni Kimler Aldı

-Oy vermeden çıkmayınız❤️
-Satır aralarına bol yorum bekliyorum. Yorumlar da buluşalım❤️

**

SIR-27: Zemheri

Balın gözlerini yoldan ayırmıyordu. İstanbul'a gelişiyle birlikte, büyük sır perdesi aralanmak üzereydi. Karan, onu sabahın erken saatlerinde uyandırmıştı. Kimsenin uyanmasını beklemeden yola çıktılar. İlk defa nereye gittiklerini sormadı. Evden çıkalı bir saat olmuştu. Araba sürekli dar ve yokuşlu yollarda ilerliyordu.

Sabahın bu saatinde bir sürü çocuk dışarıdaydı. Yerde biriken karla oynuyordu. Geldikleri semtte hep eski evler vardı. Eski ve renkli evler.

Dar sokakların, arasında kendisini nelerin beklediğini bilmiyordu. Sadece Karan'ın, bu sokaklarla bağı olduğunu biliyordu. Hiç tanımadığı Karan'ı burada bulacağına artık emindi.

Karan'ın yol boyu konuşmamasını anlıyordu. Onu, konuşturmak için çaba sarf etmemişti. Her halinden belliydi ki, kendini anlatacaklarına hazırlıyordu. Belki de zihninde bu sokaklarda yürüyen Karan vardı.

Araba bir yokuşun başında durunca hemen gözlerine baktı. "Buradan gerisine arabayla gidemeyiz. Yürüyeceğiz." Başını sallayarak arabadan indi. Başına taktığı siyah beresini düzeltti.

Karan, gelip elini tuttu. Birkaç adım sonra durdu. İki katlı eski bir eve bakıyordu. Kahve tonlarında tahtaları olan bu evin, kullanılmadığı belliydi. Küçük bir bahçesi vardı. Aslında bakımları yapılsa çok güzel olur burası diye geçirdi içinden. İçinde kimsenin yaşamadığı belliydi. Kapıları, pencereleri sıkı sıkıya kapalıydı. Eve ilgiyle bakan Karan'a baktı. Dudaklarında ki tebessüm bu sefer çok farklıydı. Sanki hem canı yanıyor hem de mutlu gibiydi. "Neresi burası?" Karan, gözlerini evden çekmedi.

"Bizim, evimizdi." Sesinde ki acıyı kalbinde hissetti. Karan'ın, sesini ilk defa bu kadar çaresiz duyuyordu. Kullandığı geçmiş zamanın, acısı hâlâ kalbindeydi.

Karan, bacaklarını hareket ettirdi. Duygularını içinde saklamakta çok iyiydi. Ancak daha fazla bakarsa, buradan bir adım öteye gidemeyecekti.

Yokuştan aşağı indiler. Bir sürü çocuk sokakta oyun oynuyordu. Karan, ayağına atılan topu çocuklara doğru attı. Balın, tuttuğu ele sıkıca sarıldı. Başını adamın omuzuna koyarak yürüdü. Sanki ne kadar çok temas etse acısına o kadar ortak olacaktı. Bir zamanlar Karan'ın da burada top peşinde koşturduğunu düşündü. Geçtikleri her sokakta adama ait bir anı arıyordu.

Kahve gibi bir yerin önünde durdular. Dükkanın önünde ki, küçük tahtadan yapılma masaya karşılıklı oturdular. "Karan, oğlum hoş geldin!" Bembeyaz saçları olan bir adam yanlarına geldi. Önünde bir önlük takılıydı. Karan, hemen ayağa kalktı. "Hoş buldum. Nasılsın Remzi Amca?"

"İyiyim oğlum, sen nasılsın?"

"Bildiğin gibi. İşlerin nasıl?" Yaşlı adam uzayan sakallarını sıvazladı. "Mahalle kültürü ölüyor be oğlum. Zaten tadımız da kalmadı." Adamın eliyle karşı dükkanı işaret ettiğinin farkına vardı. Başını kaldırıp karşıda ki dükkana baktı. Kapalı kepenkleri vardı. Neyi kast ettiğini anlayamadı. Başını biraz daha yukarı kaldırdığında eskimiş tabelayı gördü. Lâedri...

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin