56- "İkizler"

1K 57 11
                                    

Az evvel ayağında olan topuklu ayakkabıları sağ elinde salınırken çıplak ayakları kumlara basıyordu. Ruhu özgürleşmişti söyleyince saatlerdir adamın yüzünden gitmeyen gülümsemede içini rahatlatıyordu. Elleri birleşmişken sahilde yürüyorlardı. "Ne zaman öğrendin?"

"İki gün oldu."

"Neden bekledin?"  "Ne oldu?"

"Hâlâ alışamadım diyebilirim. Sen, yoktun ve bu durumlar ne olacağı belli değil. Geliyorsun geldiğinde de silahlı adamların ortasına girdiğini öğreniyorum. Bunlar beni tereddütte bıraktı aslına bakarsan ben anlayamadım bile hamile olduğumu. Ne yapmam lazım nasıl yapmam lazım bilmiyorum." Karan, mahsun çıkan sesini duyunca yürümeyi bırakıp belinden yakaladığı kadını kendisine çekti. Alnına öpücüğünü bırakırken "Her şeyden vazgeçebilirim ama senden geçemem. İki gündür öyle şeyler düşündüm ki nefesim kesildi. Beni sevmekten vazgeçtiğini bile düşündüm. O ihtimal beni yerle yeksan etti."

"Sen bensin ben de sen. Senden vazgeçmem."

"Sana sevdalıyım Balın Barlas. Aşk değil sevgi değil benimki kara sevda."

Karan, uzanıp dudaklarına sarıldığında memnuniyetle karşılık verdi. "Babanlara söyledin mi?"

"Söylemedim sadece Gülizar biliyor. Oda, gözümün içine bakıyor ne yapacağını bilemedi kadın."

"İlk iş doktora gidiyoruz. Kaç aylık acaba?"

"İki ayı geçtiğini sanmam. "

Karan, cebinden çıkardığı telefon ile bildiği numaraya dokundu. Sesi dışarı verirken "Karan." Sesi ile Selim Bey'in sesini duydular. "Selim Ağabey uyumadınız değil mi?"

"Uyumadık. Ne oldu?"

"Baba, babaannem yanında mı?"

"Yanımda kızım. Her şey yolunda mı?"

"Yolunda baba. Sesimizi dışarı verir misin?"

"Balın, Karan ne oldu?" Melek Duman merakla telefona yaklaştı. Balın, Karan'a gözleri ile sen söyle derken Karan güldü. "Balın, hamile." Dediği vakit karşı taraftan kopan sevinç nidaları ile kahkaha atmaya başladılar.

Bu ailenin böylesi bir habere ihtiyacı vardı. Sevinçten gülmeyeli uzun zaman olmuştu. Selim ve Melek kucaklaşırken "Ay oğlum dede oluyor." Diyen Melek Duman'ın, göğsü kabarmıştı. "Evlatlarım, anne baba oluyor." Diyen Selim'in sesleri birbirine karışmıştı.

Keyifli telefon konuşmasından sonra Balın ve Karan biraz daha yürüyüp evlerinin yolunu tutmuşlardı. Kapıdan içeri girdiklerinde herkesin uyuduğunu fark etmeleriyle sessizce odalarına çıktılar.

"Çok güzel bir geceydi." Karan, çantasını koltuğa atan kadının arkasından sarılırken saçlarını tek omuzunda topladı. "Evet, öyleydi ama yoruldun."

Balın, tebessüm etti. Karnının üzerinde dolaşan kollar onu daha da mayıştırıyordu. Gövdesini adamın iri bedenine yaslarken gözleri kapanmıştı. Bedeni havalandığında kollarını adamın boynuna sardı. "Güzelim." Fısıltısıyla tebessüm ederken üzerindeki elbisenin çıktığının farkındaydı ama gözlerini açamıyordu. "Uyu güzelim."

Kollarına ansızın sarıldı. "Gitme." Karan, itirazsız kabul ederek belinin altından kolunu geçirdi. Kaşık pozisyonuna geldiklerinde saçlarını okşamaya başladı.

Balın, uykuya dalınca kollarını geçerek yatağa yatırdı. Başına bir öpücük bırakıp yerinden kalktı.

Çalışma odasına girdiğinde artık karar vermek üzere olduğunu biliyordu. Bu işi temelinden çözmeliydi. Balın'dan, vazgeçmezdi. Çocuğuyla da onu yalnız bırakmazdı. Hayallerine çeyrek vardı. Yanında taptığı kadın ve çocuğuyla bekleyen bir ömür vardı.

SIRDonde viven las historias. Descúbrelo ahora