SIR-13 ''İddialı Dans''

6.2K 316 71
                                    

NOT: Selamm. Sır giderek kızışıyor mu, neler oluyor böyle? Balın Duman sahaları asla boş bırakmıyor. Karan'ın da ataklarını görmeye başladık. Bu çift beni hep çok heyecanlandırmıştır. Siz okuyanlarda benim gibi mi düşünüyorsunuz? Balın'ın inadını ve aşkını takdir edenleriniz olduğunu biliyorum. Hatta Karan karşısında Balın'a üzülenleriniz olduğunu da. Mükemmel yorumlarınızı bu bölümde de eksik etmeyin olur mu? Her mesaja ve yoruma cevap vermeye bayılıyorum.

Bol yorum  ve bol beğeni bekliyorum.

Instagram: quen.oflove

İyi okumalar

Quenoflove

SIR-13: İddialı Dans

Balın, atılan imzalardan sonra eve gelmişti. Odasının balkonuna çıkıp, hayran olduğu bahçeyi izlerken düşünüyordu. Bu saatlerde çoktan hazırlanmaya başlamış olması lazımdı. Fakat durup düşünmesi gerektiğini hissediyordu.

Arda ile Karan'ın bir tanışıklığı yoktu ancak uzaktan da olsa birbirlerini tanıdıklarını ortadaydı. Belki simalarına bir aşinalıkları vardı.

Arda'nın, ona bir yakınlığı olduğu kesindi. Arda, ölüm haberini almıştı. Bu yüzden görünce çok şaşırmıştı. Toplantı da bile çok fazla konuşmamıştı. Arda'yı tanıyanlar onun, konuşmayı çok sevdiğini de bilirdi.

Ortaklık durumu neler getirecekti bilmiyordu. Babası ortak konularına sıcak bakmazdı. Karan'ı ortak olarak alma düşüncesinin kaynağını bilemiyordu. Hiçbir fikirle bu ortaklığı örtüştüremiyordu. Karan Barlas, uzaklaşmasını söylemişken kendi şirketine gelmişti.

Cansu, denen o kıza ayrı bir sinir olmuştu. Bu şirkette hiçbir kreasyon toplantı bu denli gergin geçmemişti. Kendisini çivili tahtaların üstünde oturuyor gibi hissetmişti.

Kadın, gözünün içine bakarak Karan'la bir şeyler yaşadığını söylemişti. Kıskançlık bütün hücrelerine yayılmıştı. Cansu, çok farklıydı. Kelime bulamıyordu. Daha iddialıydı. Saçının renginden, konuşmasına kadar öyleydi. Karan'ın bu tarz kadınlardan hoşlandığını düşünmüyordu. Lakin hiçbir düşüncesi gerçek olmamıştı.

Balın daha sade bir kızdı. Giyimine özen gösterirdi ama onu tanımlayacak sözcük iddia olamazdı. Giydikleri bedenine yakışırdı. Yine de asıl öne çıkan asaletli tavırları olurdu. Cansu gibi cilveli bir kız değildi.

Sivri topuklu ayakkabılarının üstünde geriye doğru yürüyerek beyaz sandalyelerden birini çekti. En azından şu an oturduğu yerde ona batacak çivili tahtalar yoktu.

Her şey daha da karmaşık bir hal alsa da Balın, Karan'a olan duygularından emindi. Ne ilk sorunda ne de son sorunda vazgeçmeyecekti. Bu yolda, yaralar alacağı açıktı. Hassas kalbi onun, sırdan inşa edilmiş hayatına hazır mıydı? Hazırdı. Vazgeçmek gibi bir niyeti yoktu. Toplantı da Karan'ın bakışlarının farkına varmaması mümkün değildi.

Tuttuğunu koparan bir genç kızdı. Bazen ne kadar yorulduğuna bakmaksızın hareket ederdi. Özellikle iş hayatında, hep bu şekilde hareket ediyordu. Bu kez bir iş ortaklığı için değil, kalbi için uğraşacaktı. Düşe kalka bu adamın kalbini kazanacaktı.

Balın, yerinden kalkıp odasında ki banyoya ilerledi. Üzerinde ki her şeyi çıkardığında suyun altına attı kendini.

Karan, kendince bir oyun başlatmıştı. Toplantı boyunca gözleri üzerinden gitmemişti. Babasını bahane ediyordu ancak babasının bulunduğu ortamda bunları yapmaktan çekinmiyordu. O adamın, bakışlarında bir şeyler vardı. Bunu anlayabiliyordu. Fakat ne zaman konuşsalar hep bel altı oynuyordu.

SIRWhere stories live. Discover now