SIR-29 "Can Yakan Dans"

3.1K 205 354
                                    

Herkese selam canlarım :)
Hikayeme hoş geldiniz❤️

Sizden önemli bir isteğim var. Giderek büyüyor olmamız gerçekten benim için çok anlamlı. Ama bunun yanında yorumlar ve oylar o kadar düşündürücü ki.. Lütfen bu bölüm oy ve yorumlara ağırlık verelim olur mu? Satır aralarını yorumlara boğalım. Çünkü bu düşük yorumlar beni bölüm paylaşmaktan uzaklaştırıyor ve İnstagram hesabımdan bile hikayelerle alakalı paylaşım yapmaz duruma geldim.

•Lütfen oy vermeden çıkmayın.
• Satır aralarına yorumlarınızı bekliyorum.
(Oy ve yorum sayıları yüksek olursa bölüm hemen gelecektir. Aşağıyı okumadan çıkmayınız.)

**

SIR 29: CAN YAKAN DANS

Keyifli yılbaşı akşamında; Barlasların evinde duyulan gülüşler, tamamen eski anıların konuşulmasından kaynaklanan neşeli dakikalardı.

Yeni yılın gelmesine yarım saat kalmıştı. Herkes sofranın etrafında toplanmış saatlerdir sohbet ediyorlardı. Balın, dillere destan parti için henüz hazırlanmamıştı. Sohbet öyle güzeldi ki, kısa anlığına da olsa ayrılmak istememişti.

"On küsür sene önce bir yılbaşında Karan arkadaşlarıyla olmak için ısrar etti. Bizde kabul ettik. Gecenin sonunda kapıyı bir açtım Karan'la, Akın üzerime yıkıldı." Balın, Karan'ı öyle hayal edemiyordu. Bazen sanki onun hiçbir zaman çocuk olmadığını düşünüyordu. Çok sık gülmeyen, her zaman işini düşünen bu adamın eğlenceli anıları olduğunu duyunca zamanda yolculuk yapıyordu. Feyhan'dan duyduğu anıları canlandırmaya çalışıyordu.

"Akın'a hiç şaşırmam. Çocuk hâlâ deli dolu." Feyhan, Selim'e katılmadan yapamadı. Akın, hiç büyümemişti. "Akın'ın bu hayatta olgun olduğu tek konu kuzeni Ece."

"Akın'ın ailesinden yaşayan kimse yok diye biliyordum." Konu Balın'ın içsel sıkıntısı olan kıza gelince daha da dikkatli dinlemeye başlamıştı.

"Ece ailesini kötü bir kazada kaybetti. Beş sene falan oluyor. O zamandan beri Akın'la yaşıyor. Yani son beş senedir iki adamın yanında bir kız görünce benimde hoşuma gitmedi desem yalan söylemiş olurum. Bazen bende onu küçük kızım gibi görüyorum." Balın, hislerini yüzüne yansıtmamaya çalıştı. Ece hakkında tek kötü düşünen kendisi olamazdı. Karan'a ağabey gözüyle bakmadığı çok açıktı. "Kız çocuklarını bende severim." Selim Bey, kızına bakıp güldü.

"İnşallah bir kız torunumuz olur Selim Bey." Selim düşünceyle başını salladı. O günleri görmeyi çok isterdi. Torunuyla oyun oynamanın çok zevkli olacağına emindi. "Sağlıklı olsun da."

"Balın, erkek çocuklarını çok sever." Melek Hanım, yine karşı bir tez üretmişti. Ancak doğru söylüyordu. Erkek çocuklarını her zaman çok sevmişti. Özel bir nedeni yoktu elbette. Kız çocuğuna da soğuk bakmıyordu. Hatta annesiyle yaptığı her şeyi yapmak isterdi kızıyla. Aklına gelen düşüncelerle başını iki yana salladı. Bütün bu düşünceler için çok erkendi.

"Bir çocuğun cinsiyetinin hiçbir önemi yok. Onun sağlıklı olması her şeyden daha önemli. Mutlu büyümesini sağlamak, iyi anne, iyi baba olmak bunlar cinsiyetinden daha önemli. Ama tabii ben şimdi böyle düşünüyorum. Gençken bende hep kız babası olmak istedim. Çok şükür oldu." Kızına sevgi dolu bakıyordu. Sevgisi gözlerinden taşıyordu. Baba olmak hayatta başına gelen en büyük güzellikti.

Karan, Selim'in sözleriyle güldü. Bu adamı tanıdı tanıyalı kızına aşıktı. Onun hiçbir şeyini kaçırmamaya dikkat ediyordu. Telefonda kızıyla konuşurken bile sesinde farklı bir ton oluyordu. Kendine karşı da baba gibi davranmıştı. En zor zamanlarında, yanında olmayı tercih eden ender insanlardandı. "Karan, sen ne düşünüyorsun bu konuda?" Gözlerinde ışıltılar belirdi. Baba olmak onunda hayaliydi.

SIRWhere stories live. Discover now