Sır-40 ''İntikamın İlk Perdesi''

2.3K 149 69
                                    

NOT: Herkese selamlar canım Sır
severler🖤 Keyifleriniz yerinde mi? Biz erken saatlerde buluşmaya pek alışkın değiliz biliyorum ama iki haftalık aradan sonra çok bekletmek istemedim sizi. Artık yavaşça yeni olaylara girişlerimiz var hazır mıyız?? Lütfen satır aralarına bol yorum yapalım zira bu bölüm Karan ağırlıklı giderken onunda başka bir yüzünü göreceğiz. Güzel yorumlarınız benim için önemli satır araları dolsun taşsın ve yorumlarda buluşalım.

Sizlerden çok oy ve yorum bekliyorum yeni bölümleri bekleyenler yüklensinn🖤
Keyifli okumalar
Q

SIR 40.Bölüm: İntikamın İlk Perdesi

Saat akşamın zifir saatlerini bulmak üzereydi. Karan, büyüdüğü sokakların birinde, ahşaptan bozma binanın içerisindeydi. Ud ve kanun ile çalınan Türk sanat müziğinden şarkılar kulağa hoş gelse de, mevzu hiç hoş değildi. Karan'da, tıpkı gece kadar karanlık giyinmişti. Aydınlık olan tek şey safir gözlerinin parlaklığıydı. Özenle kurulan sofrada karşısında oturan ise Hamza Ademoğlu'ydu.

Koyu kahve döşemelerin yanı sıra tek katlı binanın her yanı büyük camlar ile çevriliydi. İçeri de yanlarında ayakta duran korumaları vardı. Aynı kalabalıktan ise dışarıda daha fazlası vardı. Hamza, iri yarı heybetli bir adamdı. Bunun yanı sıra kara gözleri ise insana alayla bakar içinde deliliği andıran haller görülürdü.

''Sende, biliyorsun. Evlilik şu an olmamalıydı ama belli ki çok aşıksın. Odağın değişirse hata yaparsın. Hayatında ki kadına kadar ulaşır bunlar. Babanın, nasıl öldüğünü unuttun mu? Kimin gözünün yaşına bakmış bunlar? O kızın kimin kızı olduğu onların umurunda bile olmaz.'' Hamza'nın kalın sesi, her kelimenin üstüne vurgu yaparak konuşuyordu. Hamza'nın, karanlık dünya ile olan bağı yıllar evvel kopmuştu ancak sağlam bağlantıları da hala devam ediyordu.'' Balın'a, kimse dokunamaz. Senin de, unuttukların var. Ben, Murat değilim. Karan Barlas'ım. Karan, olduğum için bunca kanın dolduğu yolda büyüdüm ve ilerledim.''

''Her zaman çok cesurdun zaten. Sevdiklerini sakınmak zorundasın. Öyle bir an gelecek ki kendinden bile sakınmak zorunda kalacaksın bu lafımı sakın yabana atma.'' Karan, ağır bir vaziyette başını salladı.

Kırmızı ve siyah. Kırmızının en koyu tonu, babasının kanı yıllar önce bir sokağı boydan boya kapmıştı. Siyah ise içinde ki karanlığın yansımasıydı. Özveri ve cesaretle babasının hayallerine yürürken, gözünü bürüyen kan değil intikamdı. Kusursuz bir hayatı olduğu sanılırken aslında hayli kusurlu bir hayatı olmuştu. Yıllar sonra yolun sonunda bir ışık görmüştü. Gönlünde ilk defa bahar mevsimini hissediyordu. Hayatı sadece kırmızı ve siyahtan ibaret olmaktan çıkmıştı. Karan, aşık olduğu kadını da bu yolda koruyacaktı. Herkesin en fazla endişe duyduğu konu bu iken, Karan ne intikamından ne de sevdiği kadından vazgeçmeyecekti.

''İlk defa kendime ait bir hayatım oldu. Oturduğum koltuk babamın hayaliydi, benim değil. Şimdi ilk defa kendime ait bir hayatım olacak ve hayatıma kimse dokunamaz.'' Balın Duman, hayatı olduğuna yahut olacağına inandıran kadındı. Hayatın bütün anlamını da, bu kadında bulacağına emindi.

Dünya gibi değişik düzende işleyen bir yerde. Yaşamak için tek geçerli sebep vardı oda sevgi. Karan, ise bu zamana kadar hiç sevginin yoksunluğunu hissetmemişti. Ancak Balın onu öylesi bir aşk ile sevmişti ki bu vakitten sonra bunun eksikliğine kesinlikle düşmeyecekti. ''Karan, yıllar evvel seninle karşılaştığımda gözünde ki yiğitliği hemen tanımıştım. Ben, yalan söylemem bilirsin dedim ki bu adam bir yerde can verecek. Hem de öyle ölecek ki cesedini bile bulamayacaklar. Gözünü bürüyen babanın intikamı seni köreltir zannetmiştim ama yanıltmışım. Sen, çok büyüdün. Kariyerin, kendine kattıkların onları korkutan da bu. Delikanlı bir çocukla baş edemediler. Şimdi kendi krallığını kuran ve bağımsızlığını ilan eden Karan Barlas ile baş etmelerinin mümkünatı yok.''

SIRWhere stories live. Discover now