1. Bölüm: "Şeytanın Astları."

34.9K 917 312
                                    

okulum tatile girdi bende geldim iyi yapmis miyim? 😖💖 sizin doneminiz nasil gecti? neler yaptiniz?
neyse bu kurguys asik olacaginizdan eminim ama devam ettirecegimden emin degilim. skaydi. tatilde oldugum icin bol bolum gelecek.

"Ada! Hadi geç kalıyoruz!" diyen Mirayla son kalan gücümle koşmaya devam ettim

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.


"Ada! Hadi geç kalıyoruz!" diyen Mirayla son kalan gücümle koşmaya devam ettim. Terden saçlarım birbirine yapıştığına emindim, nefessizlikten az sonra bayılıp kalacaktım ama bunların önemi yoktu.

Hatta bayılsam, uyandıktan sonra şirketim tarafından boşa masraf ve vakit kaybı olacağıma dair bir nutuk alacaktım ve lanet olası hastane masraflarını ben karşılayacaktım!

Neyseki işimi severek yapıyordum.

Gazeteci Ada Milan.

İnsanlar Boğaziçinde okuduğumu duyunca şakırdar gazeteci olacağımı söylediğimde 'Neyse bir şey olmaz.' derlerdi. Annem hapse gireceğimi düşünüp aylarca karalar bağlamış, gitmemi engellemeye çalışmıştı ama ben babamın yolunu izlemeye yemin etmiştim

"O burada mı gerçekten?" dedi nefes nefese durduğumuzda Mira. Bende nefeslerimi düzenlemeye çalışıp kameramı çantamdan çıkarttım. "Burada." dedim bıkkınlıkla.

"Şu adamı her gördüğünde öcü gibi davranma artık." diye devam ettiğimde omzuma vurdu. "Onun gibi bir insan gerçek olamaz bence." içini çekti. "Melek gibi."

"Abartma."

Gözlerini büyütüp "Onun o güzelliğini görmezden gelemezsin! Bu dünyaya ait değil gibi..." arkadaşımın saçmalamalarını görmezden gelerek "Ne zaman çıkacak ya?" diye mırıldandım.

Bir gazeteci ordusunun beklediği isim Akın'dı. Evet, sadece Akın. Onun hakkında tek bildiğimiz şey buydu. Tanınamak istediğini sanmıyordum çünkü onu ne zaman görsek, gözlüğünü ve şapkasını takmış oluyordu.

İlk başlarda bir çocuğu çetenin elinden kurtarmasıyla tanınmaya başlanmıştı ama ağzından tek kelime alamamıştık.

"Müdür onunla röportaj yapan kişiye on beş bin dolar ödül vereceğini söyledi. Aklını kaçırmış olmalı..Gerçi anca fotoğrafını çekiyoruz, acaba dilsiz mi? Hiç konuştuğunu görmedim." diyordu Mira kamerasını kurmaya çalışırken.

Konuşmuştu.

"Ada ben. Çok teşekkür ederim." deyip acıyan kolumu tuttum. Siyah maskesini ağzından çıkarmadan simsiyah gözleriyle bana baktı.

Ona melek gibi diyorlardı ama o çok başkaydı.

"Dikkat et, Ada." elini omzuma koydu. "Şeytanlar her yerde." ve gitti.

"Para ödülünü boşverde Akın ile ilk röportaj yapan kişi olacağını düşün." dedim bende. "Terfi üstüne terfi."

"O kadar parayı nasıl boşvereyim kızım!" diye çemkirdi Mira. "Çıkmıyor işte." kalabalık söylenmeye başlamıştı.

"Sanırım bugünde göremeyeceğiz." dedi Mira sıkıntıyla. Öfkeyle özenle kurduğu makinesini topluyordu. "Pis şeytan."

Güldüm. "Melekti hani?"

"Onun yüzünden diğer haberleride kaçırıyoruz zaten! Müdür bizi kovmazsa iyidir." deyince tüm keyfim kaçmıştı. İkimiz bir ekip olarak çalışıyorduk, daha doğrusu Akın için gruplar oluşturulmuştu diyebilirim. Herkes bir şekilde bireysel olarak devam etsede biz Akın'a feci takıntılı olmuştuk ve uzun zamandır haber götüremiyorduk.

"Hele bir kovulalım ona çok şey yapacağım..." tek kaşımı kaldırdım. "Ne yapacaksın?" dudaklarını büzdü. "Çok kızacağım işte!" kahkaha attım. "Yapma böyle bak çok korkar."

Omzuma vurdu. "Dalga geçme pislik." dilimi çıkarttığımda arkadan ona seslenen birisiyle o tarafa döndü. Bende kendi işimi yapıp eşyalarımı toparladım ve "Ben bir lavaboya gidiyorum." diye haber verdim.

Tuvalete giderken gördüğüm silüetle gözlerim kısıldı. Geniş ve kaslı omzu, yaklaşık 1.95 boyu ve ensesindeki kocaman beni kim olsa tanırdım.

Akın.

Kimseye çaktırmadan onu takip etmeye başladım. Bir zaman sonra adımları yavaşladı ve omzunun üstünden bana baktı. Gerginlikle el salladım.

Duruyordu, yanına gitmemi mi bekliyordu?

Yanına adımladım.

"Merhaba ben.." sözümü kesti. "Ada." şaşkınlıkla ona baktığımda "İsim hafızam," dedi. "Kuvvetlidir."

"Anladım. Şaşırdım sadece." ellerini uzun paltosunun cebine koydu. "Bir sorun mu var?" hevesle başımı salladım. Kamerami göstererek "Seninle bir röportaj yapmak istiyorum."

"Hayır."

Gülümsemem dondu. "Ama neden ki? Düşünseydin?"

"Sen istiyorsun ben istemiyorum. Basit değil mi?" istediğimi alamayışımla sinirle dişlerimi sıktım. "Bir de sana melek diyorlar, sen olsa olsa şeytanın çırağı olursun!"

Gülümsedi. Maskesinden göremedim ama gözlerinin yanı kırıştı. "Çabuk anlamışsın aptal kız." hayretle gözlerimi açtım. "Ben?" güldüm. "Ben mi aptalım?"

"Ama şeytanın çırağı derken birkaç kere daha düşünmeni tavsiye ederim." maskesini çıkardı. Dudaklarındaki tehlikeli gülümsemeyle üzerime doğru eğildiğinde kaskatı kesilmiştim.

Onda bir şeyler vardı.

Ciddi anlamda kötü şeyler. Nefesi, ses tonu, gözlerindeki karanlık, hatta tenime değen elleri bile o kadar ürkütücüydü ki kaskatı kesilmiştim.

"Şeytanın astları olur küçük hanım."

Ardından ben o haldeyken son kez gülüp gitti.

*

oaaa nasildi? begwndiniz dimiii? sizce ne olacak?

akin sizce nasil birisi? veya ne 🤠

yoeum yaptiniz dimi? yapmayi ve begenmeyi unutmayin asklar.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant