83. Bölüm: "Saldırı."

4.5K 340 292
                                    





"Kızlar siz takılın baş başa." dedi Melih birden. "Bizim işimiz var." deyip gözleriyle Akın'a ve Kaan'a işaret yaptığında gözlerimi kıstım. "Ne gibi bir iş?" diye sorduğumda Merve boğazını temizledi. "Tabii. Biz sizi burada bekliyoruz." dedi.

Ona baktığımda direkt olarak Melih'e bakıyordu. "Pekala." deyip güldü Melih. Akın kalkmadan önce kulağıma eğilerek "Eğer bir şey olursa beni çağır." diye fısıldadı ve benim cevaplamama izin vermeden ayaklandı. Onlar eve ilerlerken Merve "Erkeklerin işine bu kadar karışma." dedi.

Kaşlarımı çattım. "Onun ortağı sadece Melih değil." dediğimde gülümsedi. "Emin ol Akın'a gösterdiklerini görmek istemeyeceksindir." gözlerimi kıstım. "Derken?" diye sorduğumda derin bir nefes aldı ve "Alaska'ya hiç gezdin mi?" diye sordu.

Konuyu değiştiriyordu, ona ayak uydurdum. "Hayır. Yoksa sen mi gezdireceksin?" diye sorduğumda gülerek ayağa kalktı. "Hadi gel, hem partiden dolayı herkes uçmuş durumda daha eğlenceli olur."

Hiç eğlenceli gözükmüyordu buradan bakıldığında ama el mecbur ayağa kalktım. Dediği gibi herkesin kafası uçmuştu. Alaska cidden kuruluş amacının hakkını sonuna kadar veriyordu. Merve ile yan yana kalabalığın arasına karışırken Merve işaret parmağıyla "Baş şurası ticaretin kalbi." deyip kapalı bir mekan gösterdi.

"Kimse yok gibi." dedim ama kapalı da değildi. "Burası hiçbir zaman kapanmaz." dedi Merve. "Buradaki herkes aile gibidir, herkes birbirine sonsuza kadar güvenir." deyince başımı salladım. "Garip."

"Nesi garip?" diye sordu ve ceketinin ceplerine ellerini yerleştirdi. "Yani...bilmiyorum işte. Belki de birbirlerine bu kadar güvenmeleri."

Merve, "İlk başta bana da öyle gelmişti ama alışıyorsun." dedi. "Dediğim gibi. Çok uzun zamandır buradayım ama hiç hırsızlık olayıyla karşılaşmadım veyahut başka bir şey." kaşlarımı kaldırdım. Suna'dan, kaç yıldır burada çalıştığını biliyordum ve bunca zaman hırsızlık gibi onlar için oldukça basit olan bu suç bile yaşanmaması şaşırtıcıydı.

"Anladım." dedim.

Merve'ye bakarak konuşurken birden, birinin bana çarpmasıyla geriye doğru sendeledim. Elbisemin göğüs kısmında hissettiğim ıslaklıkla hemen elimi yerleştirdim. Bana çarpan kişi geriye doğru sendelerken birbirine dolaşan diliyle "Pardon." deyip "Sen kimsin?" diye sordu.

"Ee ben-" Merve araya girdi. "İkile."

Çocuk güldü. "Yenge Merve biraz ayıp olmuyor mu? O kadar hukukumuz var?" Merve gözlerini devirdi. "O bizden biri." dedi tek kelimeyle. "Düzgün davran."

"Alt tarafı adını sorduk ya." dedi çocuk gülerek.

"Sorma. İlgilendirir mi seni?" Çocuk ofladı. "Adı beni ilgilendirmez ama kasabayı ilgilendiriyor haberiniz olsun..." omzumu patpatladı ve yanımızdan geçerken kulağıma bir şey fısıldadı. Bir an ölecek gibi hissettim, tek isteğim Akın'ın yanımda olmasıydı. Dediği gibi, o olduğu müddetçe beni hep korurdu ama şu an yanımda yoktu değil mi?

'Ne senden ne diğerinden hiç hoşlanmadılar. Buradan gitmeniz için her şeyi yapacaklar.' bu neydi şimdi?

"Ne dedi o sana?" diye sordu Merve. "Hiç." dedim. "Önemsiz. Yerimize gidelim mi?" Merve pek inanmışa benzemiyordu "Sadece şurasını da göstereyim, sonra gidelim olur mu?" başımı salladım. İlerlerken Merve ıslak elbiseme baktı. "Oldukça güzel görünüyor." gülümsedim. "Ah. Teşekkürler."

Fark etmiş miydi? Pek sanmıyorum ama gözlerinde gördüğüm ışıltı bir şeylerin yerine oturmasına yardımcı oluyordu.

Merve'nin gösterdiği yere baktığımda bir bahçe gördüm. "Bunlar ne?" birkaç saniye bana bakıp kahkaha attı. Gerçekten bilmiyor musun? Yoksa numara mı yapıyorsun?"

ŞEYTANIN ÇIRAĞIWhere stories live. Discover now