25. Bölüm: "Ortak."

7.8K 454 87
                                    

23 ve 24. bolumu atlamayin.
benden bugunluk bu kadar :) iyi geceler❤️

Küçüklüğümden beri farkında olduğum tek şey saklanmaktı. Birisi sana vurduğunda kaç, kovaladığında koş, seni severse reddet ama senden nefret ederse sarıl. Duygularından kaç, kendinden uzaklaş.

Sanırım babam polis olduğu için böyle hissediyordum. Küçüklüğümden beri tehlikeyle büyümüştüm. Özellikle babam gibi polis sayesinde tehlikenin içinde yaşamıştım. Adaleti sağlamak için yaptığı her şey bize eksi olarak dönmüştü ama sorun değildi.

Kimse babasız kalmasın değil mi?

Onun uğraştığı her bir insan, onu benimle tehdit ederken bile düşünmemişti. Kaç demişti, saklan, koş...yeter ki durma. Sev, kaç. Nefret et, kaçma. Bazen nefret ettiğin yer sevildiğin yerden daha güvenlidir.

Babam yok, babam var.

Kimse babasız kalmasın ama değil mi?

Bana saklan demişti, kendisi iyi bir oyuncu mu değildi yoksa bilerek mi saklanmamıştı? Koş demişti, kendisi neden koşmamıştı? Oysa çok hızlı koştuğunu biliyordum. Kaç demişti, yoksa kaçmamış mıydı?

Kimselerde babasız kaldı, bende babasız kaldım.

"Bazen seni anlamıyorum." dedim Akın'a doğru. "Anlaman hata olurdu zaten." dedi ve ekledi. "Ne düşünüyorsun?"

"Hiç." dedim.

"Baban mı?" merakla ona baktım. "Hayır," deyip güldü. "Akıl falan okumuyorum ama gözlerin, sadece babanı düşündüğünde buğulanıyor."

"O kadar belli mi ediyorum?"

"Hayır, sadece ben dikkatliyim." gözlerimi devirdim. "Bir kere de kendine pay çıkarmasan olmaz değil mi?" cıkladı. "Prensip meselesi, aksini kabul etmiyorum."

"Tamam." deyip kabul ettim. "Babam aklıma geldi sadece...onun orada daha fazla durmasını istemiyorum." dediğimde "Kraliçenin dediği gibi, bu iş bittiğinde en büyük arzuna kavuşacaksın." dedi ve "Bu iş ne kadar çabuk biterse acıların o kadar hızlı diner."

Başımı salladım. "Evet biliyorum ama her şey çok karışık." dedim. "Nereden başlayacağımızı bile bilmiyoruz ki? Belki bu kıtada bile değildir." dedim isyankar bir şekilde. "Zaten bu işe başlarken kolay olacağını hiç söylemedim." dedi Akın.

"Bir kaçak arıyoruz. Hapishaneden değil, cehennemden kaçan bir suçluyu arıyoruz." deyince "Evet." dedim ve aklıma gelen şeyle "Peki cehennemden kaçmak bu kadar kolay mı? Yani...bunu nasıl başardı?" diye sordum.

"Tek başına başarmadı zaten." dedi.

"Nasıl yani?"

"Her yerde hain olur küçük hanım, birisi ona yardım etti." şaşkınca dudaklarımı araladım. "Nasıl ya..." şok içinde mırıldandığımda "Birisinin cehennemden kaçtığını söylediğimde bu kadar şaşırmamıştın." deyip güldü ve şarabından bir yudum aldı.

"Evet." dedim. "Şaşırmadım ama cennette bir çalışanın buna nasıl izin verdiğine bırak şaşırayım." diye devam edince tek kaşını kaldırıp "Bunu da nereden çıkardın?" diye sordu.

"Ne?" dedim.

"Onun bir çalışan olduğunu da nereden çıkardın?" kaşlarımı çattım. "Değil mi?"

"Bilmem öyle mi?"

"Akın!" dedim sertçe. "Biz ortak değil miyiz? Benden hiçbir şey saklayamazsın." dediğimde "Biz ortak değiliz. Ben şeytanım, sende şeytanın çırağısın." dedi. "Benim izin verdiğim kadarını bilmeye mahkumsun yani." yüzümü buruşturdum.

"O zaman sana nasıl yardım edebilirim?"

"Ne kadar yardım edeceğine de ben karar veririm. Sen endişelenme." yüzümü buruşturdum. "Gerçekten katlanılmaz herifin tekisin."

"Hoşuma gider."

Gözlerimi devirdim. "Ayrıca bir mahkumun diğer mahkumun nasıl kaçacağına yardım etmesi çok absürt olurdu değil mi Kendisi de kaçardı o zaman." dediğimde sustu. "Yoksa?" şok içinde ona döndüm.

"Saçmalama." dedi sertçe. "Tamam. Ona bir cehennem bekçisi yardım etti." diye devam etti. "Bunu neden daha önce söylemiyorsun o zaman?" huysuz bir şekilde söylendim. "Karşımda böyle kıvranman hoşuma gidiyor."

"Bir gün bende seni kıvrandıracağım." dedim ama içimdeki ses buna sadece alayla güldü.

"Çok isterim." dedi Akın hiç bozulmadan. "Hangi pozisyonda?" masanın altından topuklumla bacağına vurmak istediğimde, bunu fark etmiş gibi anında ayak bileğimden yakaladı ve göz kırptı. "Reflekslerim kuvvetledir."

Ayağımı çekmek isteyince izin vermedi. "Bıraksana." dedim sinirle. "Bırakmam." deyip güldüğünde yerimde sinirden tepinmemek için kendimi zor tutumuştum. "Surata bak." bir de utanmadan gülüyordu.

"Yakında şekil değiştireceksin." ayağımı bırakır bırakmaz kendime çektim. Anlaşılan sayın 'ortağım' ile çok zor zamanlar geçirecektim.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIWhere stories live. Discover now