Eskiden başıma bir şey geldiğinde üzülürdüm ama nasıl ayağa kalkacağımı da bilirdim. Dediğim gibi, hiçbir zaman köşesine çekilip ağlayan bir kız çocuğu olmamıştım. enim için her zaman bir çıkış yolu vardı ve ben bu çıkış yolunu bulmak için, gerekirse her şeyimden vazgeçmeye de hazırdım. Akın'ın yaptığı şey akıl alır gibi değildi, bana bir ajans kurmuştu. Düşündüğüm zaman, aslında isteğimin bu olmadığının farkındaydım. Ben o şirkette kalıp onlarla savaşmayı tercih ederdim ama Akın'ın benim için böyle bir şey yapması...
Gülümseyerek elimdeki karta bakıyordum.
Bu sırada Akın, diğerleriyle uğraşıyordu. Ah tabii siz bilmiyorsunuz. Kısaca anlatayım. Akın'ın benim için yaptığı harika bir iltifattan sonra onu öpmek için hazırlanıyordum ki bir anda aramızda projeksiyonun girmesi bir olmuştu. Adam tedirginlikle "Pardon, yanlışlıkla oldu." dediğinde Akın bir ton küfür saymış, beni bir yere oturtup adamın başından ayrılmamaya yemin etmişti. Adamın neden buraya geldim diye ağladığına yemin edebilirdim.
Bıkkınlıkla ofladıktan sonra ayağa kalktım ve yanlarına gittim, seslerini böylece daha iyi duymaya başlamıştım. "Abi sen bana gıcık oldun galiba ha." dedi çocuk. Akın ifadesiz bir sesle "Hayır." dedi. "İnsanlara işkence etmek benim kişisel hobi alanıma giriyor." endişeyle kolunu tuttum, şimdi akıl hastanesine kapatılmasına falan hiç gerek yoktu.
"A-anladım abi." dedi ve bana baş selamı verdikten sonra işine döndü. Akın'ın kolundan tuttuğum gibi onu çekiştirmeye çalıştım ama milim kıpırdamıyordu. "Ne yapıyorsun?" dedi kolundaki elime bakarak. "Seni çekiyorum." sırıttı. "Nasıl yani?" dudaklarım bir 'o' şeklini aldığında hemen koluna vurdum.
"Hemen de aklına sapık sapık düşünceler gelsin."
"Öpeyim mi seni?" cıkladım. "Gel konuşalım." dedim dışarıyı işaret ederek. "Konuştuktan sonra öpecek miyim?"
"Hayır." dedim oflayarak. Somurttu. Bu halleri sevimliydi. Galiba bu haline hiçbir zaman alışamayacaktım. Dışarıya çıktığımda diğerlerinin işine engel olmamak için kenara geçtik. Ellerimi birbirine bağlayıp yerimde sallandım.
"Ne zaman yaptın bunu?" dedim ajansı işaret ederek. "Ağladığını gördüğüm ilk gün."
"Ağlamam, senin için bu kadar önemli mi yani?" dedim. Evet, ondan bir şeyleri duymak istiyordum. Bu bir seni seviyorum olmak zorunda değildi ama işte bilmiyorum...Bir süre gözlerime bakıp "Salak mısın?" diye dik dik sorduğunda gözlerimi devirdim. "Senin her bir gözyaşın, benim içimdeki cehennem ateşini harlamaktan başka bir şey yapmaz." dedi sonra.
Bana biraz daha yaklaştı ve çenemi parmakları arasına alıp başımı kaldırdı. "Ayrıca onlarla işim bitmedi." dedi. "O ne demek?" diye sordum. "İntikam benim işim küçük hanım, ceza ise Aeron'un. Ben sıramı saldım, sıra Aeron'da." sırıttı. "Tanrı onları Aeron'un cehenneminden korusun."
YOU ARE READING
ŞEYTANIN ÇIRAĞI
Teen Fiction"Seni öpeceğim." dediğimde duraksadı. "Sadece beynim yerinde değilken bunu yapabilirim." diye devam ettiğimde güldü. "Peki ben gecenin sonunda ne yapacağım biliyor musun?" dedi aramızdaki sessizliği bozarak. İçkimden bir yudum aldım ve "Ne yapacaks...