35. Bölüm: "Kahve."

6.5K 450 105
                                    


"Aslıhan bize birer kahve getirir misin?" diye sorduğumda Aslıhan saçlarının ucuyla oynamayı bırakıp ciddileşerek "Tabii efendim." dedi ve mutfağa doğru ilerlemeye başladı. 

Benim masamda yan yana oturuyorduk. Herkes yavaş yavaş işinin başına dönse de bazılarının bir bize, bir birbirlerine bakarak fısır fısır konuştuğunu görebiliyordum. 

"Kahve sevmezdim." deyip yüzünü buruşturdu. "Alış." alayla sırıttım. "Daha burada çok işin olacakmış gibi görünüyor."

"İnsan şeylerine alışmayı sevmem." dediğinde etrafıma bakıp ona döndüm. "Etrafımızda bu kadar insan varken sakın bunlardan bahsetme." omzunu silkti. "Yanında ben varken bir şey olmaz merak etme."

"Ha doğru ya." parmağımı salladı. "Sen bir şekilde hallediyordun, manipüle falan." başını salladı. "Her neyse." diye geçiştirdim zaten benim ne hissettiğimi anlayacak değildi.

"Yayınlamışsınız." dediğinde neyi kastettiğini anlamıştım. "Evet." dedim ve gülerek "Beğendin mi?" diye sordum. "Beğenmek mi?" yüzünü buruşturdu. 

"Sen cidden kötü bir kadınsın." alayla konuştu. "Hm, öyle mi?" diye sordum. "Nedenmiş?" kendine baktı. "Baksana bana, sayende iyilik meleği oldum."

"Bazen iyiler de kazanır, alıştırma olsun." gözlerini devirdi. "Buna hiç hevesim yok."

"Olur olur sen onu merak etme." dedim ve "Ayrıca beş yaşındaki çocukla çocuk olup küfürleştiğine inanamıyorum." diye isyan ettiğimde pek ujmrundaymış gibi durmuyordu.

"Çocuk mu? Onlar şeytanın yan sanayisi farkında değilsin." dedi. "Ayrıca sik gibi oynuyordu tamam mı?" çocuk gibiydi. "Takıma zarardan başka bir şey değildi bir de utanmadan hayatta kalanlara akıl veriyor amına koduğum.." 

Akın yine sinirlenmeye başladığında ofladım. "E kötüyse koruyun çocuğu." dedim tip tip. Hatırlıyordum da üniversitedeyken bir erkek arkadaşım vardı ve dışarıya çıkmayı pek sevmezdi. Bende sırf daha fazla görüşelim diye evine giderdim ama tüm gün bilgisayar masasından kalkmaz bir de hiç lügatımda olmayan küfürleri duyardım. Öğrenirdim yani.

Dediğim gibi, kesinlikle bu özellik erkeklere kendiliğinden yükleniyordu.

"Herkes başının çaresine baksın." dedi ters ters.

"Bebek gibisin." sırıttı. "Hm," devam etti. "Emzirmek ister misin?" hızlıca koluna vurup "Şeytan." dedim.

"Pardon pardon, çekilin lütfen." Aslıhan her zaman ki gibi etrafı yara yara buraya geliyordu. "Elimde kahve var yemin ederim yakarım hepinizi." 

"Çekilin şu delinin önünden." Mert söylendi. "Bak yanlışlıkla ayağım kayar, buradan yine yanlışlıkla sana uçarsam görürsün." dediğinde Mert ellerini havaya kaldırdı. "Bir şey demedim."

Aslıhan yanımıza geldi. "Sormayı unuttum ama sizin için orta şekerli yaptım." diyerek Akın'a gülümsediğinde Akın düz bir ifadeyle kahveyi aldı. Alttan ayağına doğru vurunca bana baktı. "Teşekkür ederiz." diye atıldım.

Akın'da beni taklit edip "Teşekkür ederim." dedi.

Güldüm.

Güldü.

"Rica ederim, nedemek? Başka bir şey ister misiniz?" Akın'a doğru konuştuğunda "Hayır." dedi Akın. "Peki, olursa söyleyin lütfen." tepsiyi göğsüne doğru bastırınca "Benim kahvem?" diye sordum.

"Sizin- ah çok özür dilerim. Hemen yapıyorum." bir Akın'a bir Aslıhan'a baktım. Akın hiçbir şey umrunda değilmiş gibi elindeki kahveden bir yudum alıyor, daha sonra yüzünü buruşturup kahveyi kokluyordu. Elini ağzına atıp kötü tadı sanki temizleyebilirmiş gibi sildi.

"Al." dedi Akın önündeki kahveyi iterek. "Sen iç."

Bunu bilerek yapmadığını biliyordum ama Aslıhan'a imalı bakışlarımı atarak "Beğenmedin sanırım?" diye sordum. "Beğenmedim." dedi Akın.

Aslıhan bozuldu. Mert güldü. Ben tatmin oldum. Akın saf saf etrafa baktı...

Cidden burada bir şeytana göre fazla saftı. Yani, sanırım?

"Afiyet olsun." diye triple söylendi Aslıhan ve yanımızdan ayrıldı. "Trip mi attı?" diye sordu Akın. Şaşkınca "Sen bunun ne demek olduğunu biliyor musun?" dedim.

"Evet." kendinden emindi. "Senin yaptığını yaptı işte bana."

"Benim mi?" kendimi gösterdim. "Ne yaptım ki ben?"

"Böyle yaptın işte. Birden çekip gittin."


ŞEYTANIN ÇIRAĞIWhere stories live. Discover now