51. Bölüm: "Yurt dışı."

5.4K 370 64
                                    

50. bölümü atlamayın. iyi gecelerr❤️
AYRICA parti parti için Ada'nın kıyafetini siz seçmek ister misiniz? instagrama gelirseniz eğer oradan bir oylama yaparız. Hem maske için de birkaç fikrim var😽🧚🏻‍♀️
INSTAGRAM: siladhikayeleri

"Bebeğim," babam yoğun bakışlarıyla "Sana güveniyorum. Her şeyden çok güveniyorum hemde ama bu iş çok tehlikeli." dedi.

"Beni anlıyor musun?" sustum, anlıyordum ama anlamayacaktım. "Bana bak," onun yerine diğer mahkumlara baktım.

Bir adam vardı, karşısındaki kadının gözünde yaş kalmamıştı. Bir adam vardı, karısının kucağındaki bebeğini bile sevemiyordu.

Bir adam vardı, çocukları babasını tanımıyordu. Bir adam vardı, arkadaşının hayatını dinliyordu.

Bir adam vardı. Kızı ona baksın diye uğraşıyordu.

"Ne?" kızgınca mırıldandım. "Ben senin babanım." dedi. "Sen beni değil, ben seni düşünmek zorundayım. Anlıyorsun değil mi?" omzumu silktim.

"Bu zamana kadar sana izin verdim ama artık iznim yok." dedi.

"Onlar tahmin ettiğinden, benim tahminimden bile çok güçlüler. Can'a bak? Ben, Can'ı istihbarattan beri tanıyorum, o asla ihanet edecek bir adam değildi ama bak! Bak adamın haline...Kızım bunlar böyle." yüzünü sıvazladı.

"Can, hayatını kaybetmemek için o parayı kabul etti. Hayatı mahvoldu. Ben hayatımı o itlere teslim etmemek için kabul etmedim, şimdi hayatım mahvoldu." gözleri kısıldı.

"Beni anlıyorsun değil mi?" diye sordu. "Onlar sandığımız gibi basit suçlular değiller." bunu biliyordum.

Onların basit suçlular olmadığını geçtiğimiz sekiz yılda çok iyi anlamıştım zaten, Alaska'ya gittiğimizde ise daha fazla dank etmişti.

"Bana sadece biraz daha süre vermeni istiyorum." dediğimde babamın gözleri kısıldı. "Sen bir iş mi çeviriyorsun?" anında itiraz ettiğimde iyice işkillenmişti.

Bir kere daha söylüyorum.

Aradan sekiz yıl geçmiş olsa bile beni bu kadar tanımasından nefret ediyorum.

"Son beş dakikamız kaldı ve sen bana güvenmediğini mi söylüyorsun?" dedim küskünce. Sırıttı. "Numaracı." ardından ciddiyetle "Bir planım var." dedi.

Anında olduğum yerde hareketlendim ve babama eğildim. "Ne planı?" parmaklarıyla masatı tıngırtarak "Buradan uçup gidiyorsun." kaşlarımı çattım.

"Nasıl yani?" diye sordum. Anlamamıştım. "Tanıdığım biri var." dedi. "İçeriden, adı Maytap." güldü. "Gerçek adı bu değil tabii ki ama biz ona böyle söylüyoruz." derin bir nefes aldı.

"Her neyse. Bak o bu işlerle fazla ilgili. Seni sahte bir kimlikle yurt dışına yollayacağım." ona şok içimde bakarken fısıldadı. "Artık Sarman'ı kovalama zamanı bitti."

Ellerini çırptı. "Artık ondan kaçma zamanı, anlıyorsun beni değil mi? Can'ın yaptığı hamleyle onum hedefi haline geldik." arkama yaslandığımda uzaklaştığımız için sessizleşti.

"Baba delirdin herhalde?" dedim sertçe. "Ne diyorsun ya?" ayağa kalktığımda "Otur." dedi birden. "Daha iki dakikamız kaldı, bir hafta göremeyeceğim zaten!" dediğinde yeniden oturdum.

"Benim için yeterince şey yaptın zaten, bu zamana kadar sessiz kaldım ama bitti." dedi.

"Bitti anladın mı? Can, bizi sattığı an biz bittik. Sahte bir kimlik, farklı bir ülke, farklı insanlar...güzel olmaz mıydı?" cıkladım.

"Olmaz." dedim. "Sahte bir ülke, sahte insanlar, ben sahteyim ilk başta onlar nasıl sahte olmasın?" söylendim.

"Ada, of Ada!" kızdı, elini yüzüne atarak sıvazladı. Göğsünün kabartısından sinirlendiğini anlamıştım.

"Baba sekiz yıl boyunca boşuna mı uğraştım ben? Bir daha bu konuyu açma." diyerek kesin bir dille konuştuğumda "Tamam." dedi mecburen kabullenerek.

"Ama bak," uzamış sakalını ovuşturdu. "Sana en ufak bir zarar gelirse eğer..." gözlerimi devirdim. "Tamam tamam." ellerimi yukarı kaldırdım.

"Beni yurt dışına postalarsın falan." gülümsedi. "Aynen öyle."

Bu sırada gardiyanların "Görüş süresi doldu." demesiyle ayağa kalkmıştık. "Kendine dikkat et." sarılmak istiyordum, babama sarılmak istiyordum ama sarılamıyordum.

Geçen sekiz yıl olduğu gibi.

"Bir daha beni uzaklaştırmak gibi şeyler söyleme olur mu?" diye mırıldandığımda "Söz veremem." deyip gülümsedi.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIWhere stories live. Discover now