90. Bölüm: "Düşmüş Melek."

5.7K 354 604
                                    


Keyifli okumalar

dark red steve lacy

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

dark red steve lacy

all the thing she said t.A.T.u

juliet captown


Zaman geçer, yerini izlere bırakır. Hayatım baştan aşağıya zaten bulmacalarla doluydu ve ben o bulmacaları ne zaman çözsem sonunda hep bir eksik parça buluyordum. Ne zaman bulmacaya başlayacak olsam hep parçaları sayacağımı kendime hatırlatırdım ama hepsinde de unutuyordum ve bunun sonucunu eksik parçayı tem gündüz gece aramaya çalışmakla geçiriyordum. Oysa eksik parçayı yerinde aramıyorum. Poşetin içine bakmıyorum. En son baktığım yer orası oluyor ve buluyorum. Herkes yerinde, sadece ben herkesi yanlış yerde arıyorum.

Oflayarak başımı geriye yasladım. Bu bir depresyonsa depresyonun en alasını yaşadığımı inkar etmeyecektim. Zira, yatağımda yorganımı üzerime çekerek bilmem kaçıncı kadehimi içiyordum. O günün üzerinden üç gün geçmişti ve Akın'ı bir daha görememiştim. Eğer onu günün sonunda karşımda bulacağımı bilsem belki kendimi bu kadar yaralamazdım ama gelmeyecekti. Karşıma da çıkmayacaktı.

Doğru insan yanlış zaman mıydı? Yoksa her şey baştan aşağıya mı yanlıştı?

Şarap boğazımı yakarak mideme geçerken tekrardan sehpaya bıraktım ve yeniden ofladım. Böyle sonuçlanmayacağını bilmeliydim. Birbirimizden uzak kalmalıydık, Akın'dan hoşlanmaya başladığım ilk gün evren falan değiştirmeliydim! Ama yaşadığım hiçbir an içinde pişmanlık duymuyordum.

Demek ki Aeron'un da gücünün yetemeyeceği şeyler varmış. Dudaklarım kendiliğinden bükülürken içeriden gelen yanık kokusuyla yüzümü buruşturdum ve yorganımı yan tarafa atıp ayağa kalktım. Başım biraz dönse de gözlerimi sıkıca açıp kapadığımda geçmişti. Mutfakta, üç gündür tanıdığım beden vardı. Yrouel.

Ona elbette Yrouel demeyecektim, benim için söylenmesi çok zahmetliydi. "Ne yapıyorsun?" dedim. Tavaya ve ocağa garip bakışlar atıyordu. "Tam on beş dakikadır ocağın yanmasını bekliyorum ama yanmıyor." gözlerimi devirdim ve ocağın düğmesini çevirdim. Ateş kendini gösterdiğinde "Hm." dedi. "Demek ki böyle oluyor." güldüm istemsizce. Fırına baktığımda yanık kokusunun oradan geldiğini anlamıştım.

"Ne pişiriyorsun yanmış." dedim ve fırının kapağını açtım. "Nasıl anladın?" dedi yanmış yemeğe bakarken. "Koktu çünkü." deyip tezgaha tepsiyi bıraktım. "Koktu mu?"

"Koku almıyor musun?" dedim garip bakışlarla. "Yo." dedi. "Sadece tarife göre yaptım işte. Zamanında alacaktım." fırının ayarlarını gösterdim. "İki yüz kırkta çalışıyor. Yanması çok normal..." omuz silkti. "Zaten bunlarla uğraşamam ben. Tam üç gündür senin insani duygularına saygı duyuyorum ama bugün harekete geçelim artık." dedi bir nefeste.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIWhere stories live. Discover now