64. Bölüm: "Oyun."

5.2K 399 90
                                    




"Oha yok artık!" Mira tekrardan şaşkınlıkla sordu. "Sizin burada ne işiniz var?" saklandıkları yerden çıkarak bize doğru yürümeye başladıklarında Akın'ın kolları arasından sıyrıldım.

"Asıl sizin ne işiniz var?" dedim.

"Buradaki barda kavga çıkmış." dedi Mira. "Sana ulaşmaya çalıştım ama..." Akın'a bakıp mırıldandı.

"Meşgul çalıyordu, bende Ata'ya yazmak zorunda kaldım."

Ata gözlerini devirdi. "Neden hesap verir gibi konuşuyorsun." homurdandı.

"Ekip arkadaşım olduğu için olabilir mi acaba?" dedi Mira ters ters. "Neyse işte bizde haber için geldik yani de..." elindeki kamerayı salladı.

"Asıl senin burada ne işin var? Ayrıca Akınla?" diyerek imayla gülünce itiraz ettim. "Saçmalama istersen." dedim dişlerimi sıkarak.

"Valla saçmalamak mı? Hiç öyle görünmüyor buradan?" Akın sıkılmış gibi arabaya yaslandığında Ata devam etti.

"Ekip arkadaşın sana biraz yardım etsin o zaman." dedi aynı ters cevapla. "Her işi sen üstleniyorsun o da baş editörlüğün tadını çıkarsın..." kaşlarımı çattım.

"Ben onu bileğimin hakkıyla aldım Atacım." dedim gıcık bir ifadeyle.

"Kaç hafta geçti hala yediremedin mi bunu kendine?" Mira aramıza girdi. "Tamam Allah aşkına ya! Şimdi bunu mu konuşacağız?"

"Ya ne konuşacağız?" dedim. "Sizin birlikte olduğunuzu neden bilmediğimi tabii ki de!" diye çemkirdiğinde yüzümü buruşturdum.

"Beraber falan değiliz." dedim mırıltıyla. "Sende bir şey desene." diyerek dişlerimin arasından tısladım.

"Hm öyle olmuş." dedi Akın umursamadan. Beni çıldırtacaktı. "Öyle olmuş?" Mira tek kaşını kaldırdı. "Akın bile inanmadı buna."

"Ya sizin işiniz yok mu?" dedim Mira'ya. "Gidip haber falan yapsana." Mira gözlerini devirdi. "İyi be, sana da bir şey demeye gelmiyor." homurdandı.

"Ayrıca şey..." bir yalan bulmalıydım. Hemen, acil! "Düşündüğünüz gibi bir şey yok aramızda." diye devam ettim aklıma gelen şeyle.

"Müdürün bana olan talimatını biliyorsunuz..." omzumu silktim.

"Akın beyde beni daha önce yemeğe davet ettiği için bende onu buraya getirmek istedim." Ata güldü.

"Bara mı?" gözlerimi devirdim. "Kafamız dağılsın istedik, ne var yani?" dedim. "Bey mi?" dedi Akın, sanki tüm problem oymuş gibi.

"Evet." dedim gülümsemeye çalışarak. "Size hep Akın bey diyorum ya Akın bey. Neden şaşırdınız bu kadar?" gözlerimi büyüttüğümde "Eşimden sonra çok hızlı bir düşüş oldu." gözlerimi sıkıca yumdum.

Geliyor...

Geliyor.

Mira çığlık attı. "Eş mi?! Siz sevgili mi oldunuz? Hangi ara?" omuzlarımı sarstı.

"Ya yok öyle bir şey." dedim. "Oyun." aklıma geleni söyledim. "İçeride toplu bir şekilde oyun oynadık, ondan bahsediyor, değil mi Akın bey?"

Bu sefer gülüşümün bir katili andırdığına emindim. "Evet, öyle." dedi sıkılmış bir biçimde.

"Arabada bekliyorum seni." deyip sürücü koltuğuna yerleştiğinde terleyen alnımı kolumun tersiyle sildim.

Bayılıp kalacaktım şuracığa.

"Oyun demek?" dedi Ata tek kaşını kaldırıp. "Allah Allah ya?" Mira kendi kendine mırıldandı. "Öyle bir oyun mu vardı?"

"Kandırıyor seni geri zekalı." dedi Ata.

Mira, "Ada öyle bir şey yapmaz." dedi triple. Üzgünüm canım arkadaşım, Ada'n yaptı...

"Haklısın." dedi Ata. "Ada böyle yapmaz."

"Ya imalı imalı konuşma." dedi Mira. Daha sonra "Ee ne dedi peki? Kabul etti mi?" düşündüm. "Biraz süre vermemi söyledi."

Ata sinirle güldü. "Sanki padişahın sol taşşağı amına koyayım, neyin süresini istiyorsa?" Mira, Ata'nın koluna vurdu. "Sussana duyacak şimdi."

Arabanın farları yandı.

"Gideyim ben." dedim. "Ayıp olacak. Bu akşam için kusura bakma." dedim Mira'ya dönüp.

"Saçmalama!" dedi Mira. "Sende iş üstündeymişsin." güldü. "Satmış sayılmazsın beni. Bunu pazartesi iyice konuşuruz o zaman." deyip Ata'nı kolundan çekiştirmeye başladı.

Derin bir nefes alarak arabaya bindim. Akın öfkeli bakışlarıyla bana döndü. "Az önce o orospu evladı bana küfür mü etti?"

Al başına belayı.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIWhere stories live. Discover now