46. Bölüm: "Maske."

5.7K 398 108
                                    




"Evlendiniz mi?" diye şaşkınca soludum. "Evet." dedi Nil ve karşımdaki sandalyeyi çekerek oturdu.

Batuhan ile beraber bana hayat hikayelerini anlatırken o kadar şok oluyordum ki her şeyi boş vermiştim.

"Öyle işte..."

"Çok üzücü." dedi Mira. "Buy arada bunları kaydettim ama umarım bir sorun olmaz." deyip ses cihazını ortaya koyduğunda şok içinde ona döndük. "Siz haberci misiniz?" diye sordu Batuhan.

"Evet." dedi Mira. "Şimdi bunları haber yapabilir miyiz?"

"Yani bizi kandırdınız."

"Evet her neyse, bunu haber yapabilir miyiz?" diye sordu Mira takılmış bir plak gibi. "Yap." dedi Nil bir anda. "Herkes öğrenmeli bunu."

Batuhan, "Ama menajerl-" sözünü kesti. "Ne olmuş onlara? Onlar bize sormadan her şeyi yapabilir de biz yapamaz mıyız?" onlar kendi aralarında atışmaya başladığında telefonuma bildirim gelmişti.

Akın
Naber?

Naber mi?

Güldüm.

Akın
Ne?

Siz böyle yapmıyor musunuz?

Biz?

Akın
İnsanlar işte

Naber napıyorsun falan

klasik işte

Yeniden güldüm.

İyiyim, oturuyorum sen?

Akın
Ne ben?

Sen ne yapıyorsun diyorum

Akın
İyiyim oturuyorum

Oturmadığına eminim

Akın
Evet

Neden yalan söylüyorsun?

Akın
Yalan söylemiyorum

Oturuyorum diyorsun işte

Oturmuyorsun ki

Akın
Napıyorsun sorusunun cevabı oturuyorum değil mi?

Değil, bunu da nereden çıkardın

Akın
Sen dedin

Gözlerimi devirdim. Küçük bir çocuğa eğitim verdiğimi hissediyordum bazen.

Oturuyorum çünkü şu an

Sen ŞU AN napıyorsun?

Akın
Şimdi anladım

Birkaç kişiye acı çektirdim öldüklerine pişman ettirdim falan

klasik işler işte

şimdi buraya geldim

senin için

Birkaç kişiye acı çektirdim öldüklerine pişman ettirdim falan,
yanıt verildi

Çok normal ya sıradan bir günüm

Benim için mi?

Nasıl yani?

Akın
Sana yakışacak bir şey buldum

Maske mi?

Akın
Ben olsam ona sadece maske demezdim

Neredesin? Seni almaya geleceğim

Konum at

Ben gelirim

Akın
Sola bak

Korka korka sol tarafa baktığımda, kafenin hemen dışındaki kişinin Akın olduğunu görerek alt dudağımı ısırdım.

Mira'nın yanında yanıma gelmesi hiç sağlıklı değildi. Zaten yeterince saçma sapan şey çıkmıştı hakkımızda, bir de arkadaşımın ağzından duymak istemiyordum.

Tabii bunlar Akın için önemsiz konulardı. Çünkü buraya doğru geliyordu. "Aa şey!" diyerek sandalyeden kalktım.

"Şimdi hatırladım benim çok önemli bir randevum vardı. Evet, randevu." eşyalarımı toplarken Mira, "Ne?" dedi.

"Benim neden haberim yok." gülümsedim.

"Benim de şimdi aklıma geldi." öpücük attım. "Zaten her şey halloldu sayılır, bunları Muhsin beye teslim edersin." diğer ikisine de el sallayarak bir şey demelerine fırsat vermedim ve hızla oradan ayrıldım.

Akın'a doğru yürüyüp "Gidelim çabuk." dediğimde elleri pantolonun cebinde rahat rahat yürüyordu. "Hızlı olsana be!" dedim çemkirerek.

Yüzünü buruşturdu ama adımlarını hızlandırdı. Arabasına biner binmez

"Sana gelme demedim mi!" diye çıkıştım. "Dedin." deyip arkasına yaslandı. "Neden geliyorsun o zaman?"

"Neden gelmeyeyim?" onun önünde ufak çaplı bir sinir krizi geçirdiğimde bunu anlamadı. "Seni öldürmek istiyorum."

"Teknik olarak zaten öyleyim." durdum. "Seni parçalara ayırmak istiyorum." sırıttı. "Hay hay."

"O ağzını yırtmak istiyorum hatta!" diye bağırdım. "Onunla çok işim yok zaten." elimi sinirle saçlarımdan geçirdim.

Karşımda böyle rahat olması daha çok sinirlendiriyordu, haberi var mıydı tabii bundan emin değildim.

"O zaman..." diye mırıldandım. "Senin o sikin-" bir anda dudakları aralandı ve avcunu dudaklarıma örttü. "Hop hop kızım!" dedi ama gülüyordu. "Coştun iyice." eline vurdum.

Çektiğinde "Bir daha seni çevremde görürsem hiç düşünmeden bunu uygularım." takmışa benzemiyordu ama başını salladı.

"Neden bu kadar abartıyorsun onu da anlamıyorum." dedi ağzının içinden.

"Abartmıyorum." dedim. "Bak sen burada işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyorsun." güldü.

Tamam, gülmekte haklıydı. Burada işlerin nasıl yürüdüğünü benden öğrenecek değildi ama benim bahsettiğim şey çok farklıydı.

"Seni bir kere avuçlarına aldılar zaten." dedim.
"Şimdi bırakmamak için türlü türlü pislikleri deneyeceklerdir anladın mı? Bugün buradasın ama yarın olmayacaksın! Kimse bu kayboluşunu sorgulamayacak mı sanıyorsun?"

Akın, koltuğumun arkasına doğru eğilerek bir poşet çıkardığında hala söylenmeye devam ediyordum.

"...Hadi seni geçtim ben? Bizim birlikte olduğumuza dair dedikodular çıkarsa sen paçayı sıyırırsın ama ben? Benim peşimi bırakm-" bir anda içinden çıkardığı şeyle adeta dilim tutuldu.

Çünkü bana gösterdiği şey, anlattıklarının bile ötesinde güzellikteydi.

Bir maske.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIحيث تعيش القصص. اكتشف الآن