80. Bölüm: "Biz aynı gemideydik."

4.4K 307 234
                                    


Görüşürüz. Keyifli okumalar 😍🥰🔪🥰💖💘🫣😍🔪🔪💗🫶🏼

"Ali bey, lütfen misafirimize kahve yapın." itiraz etmek için hazırlandığımda bunu fark eden Sibel hanım, "Lütfen." dedi elini göstererek. "O kadar zahmet ettiniz. Size hiçbir şey ikram etmemek istemem." dediğinde "Peki madem." dedim yüzümdeki gülümsemeyle.

Terasın ortasındaki beyaz, yuvarlak masaya doğru gittik ve sandalyelere oturduk. İçimi çekerek manzaraya bakarken Sibel hanımın kısık gülüşünü duydum. "Çok güzel görünüyor değil mi?" başımı salladım. "Sanırım burada yaşasam, eve bile girmem." dedim ve salıncağı gösterdim. "Yeni yatağım orası olurdu." güldü.

"Bende burayı almadan önce böyle düşünüyordum ama sahip olunca hiçbir havası kalmıyor biliyor musun?" dediği sırada Ali, elindeki tepsiyi bırakarak kahveyi önüme itmişti. Kısaca "Teşekkürler." dedim. "Açıkçası bilmiyorum," dedim hafif bir tebessümle. "Gerçi sizde haklısınız. Her gün bu manzarayla yatıp bu manzarayla kalkıyorsunuz."

"Öyle." dedi. "Hiçbir oyunu yok zaten."

İçten içe göz devirdim. Madem hiçbir oyunu yoktu o zaman bu evi bana ver kadın! Gerçekten bir insan şu manzaraya nasıl böyle davranırdı anlamıyordum. Galiba ben, her gün dört duvar arasında sıkışıp kalmış apartman dairemin, çirkin manzarasına alışmış olacağım ki bu bana şaheser gibi geliyordu.

Her neyse.

"Açıkçası Ata'nın geleceğini düşünmüştüm." dedi birden. "Buraya gelmeye çok hevesliydi. Hatta onun için birkaç işimden vazgeçtim ama..." dudaklakarını büzdü. "Sanırım arkadaşın biraz." işaret ve baş parmağını sıkıştırdı. "Biraz maymun iştahlı."

"Biraz öyle." dedim elimi sallayıp. "Ay." sanki ağzımdan kaçırmışım gibi dudaklarımı birbirine bastırdım. "Çok özür dilerim, böyle söylememem gerekiyordu."

Sibel, yüzündeki kırışıklıklara rağmen gülümsedi. "Benimle rahat konuşabilirsin." dedi. "Aslına bakarsanız buraya gelmek istememiştim. Sonuçta iş arkadaşımın elinden bir şey alıyormuşum gibi hissettirirdi ama...Ata gelmemekte ısrar edince şirket ne yapacağını bilemedi." sırıttım. "Ellerindeki en iyi parça da benim."

"Sevdim seni." dedi beni uzun uzun sürerek. "Zaten medya ajanstan senin gibi bir parça nasıl çıktı onu da anlayamadım." gözlerim kısıldı. "Derken?" dediğimde "Hemen yanlış anlama." dedi. "Sadece şirketinizde bu kadar sorumsuz varken birilerinin işini yapıyor olması çok güzel."

İçten içe sırıtmaktan deliriyordum ama bunu göstermeye hiç niyetim yoktu. Aksine düz bir surat ifadesiyle başımı salladım. Suratım tahmin ettiğimden üzüntülü durmuş olacak ki "Başkalarının suçunu bu kadar üstlenme Ada. Benden sana ilk tavsiye olsun bu da." başımı salladım.

"Ne olursa olsun size mahcup olduk." dedim. "Özür dilemesi gerekenler elbette özür dileyecektir tatlım." dedi Sibel büyük bir özgüvenle.  "Şimdi biraz işten konuşalım, ne dersin?" hemen çantamdaki evrakları çıkardım. "Elbette. Hemen hazırlıyorum."

Bu işten zevk alıyordum.

Bir saatten uzun süren röportajımızdan sonra kapatarak geriye yaslandım. "Çok teşekkür ederim." dediğimde gözleri kısıldı. "Aslında sana bir şey soracaktım.. buraya geldiğinden beri kafama takıldı." duraksadım.

"Tabii." dedim kalktığım sandalyeye gerisin geri oturarak.

"Sen, Akın'ın haberini yapan muhabir misin?" dudaklarımı ıslattım. Akın yanımda olmasa dahi onun adını her yerde duymak zorunda mıydım sanki? "Evet." dedim merakla. "Anladım. Sadece merak etmiştim." dediğinde başımı salladım.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin