38. Bölüm: "Çitlembik."

6K 437 77
                                    




Odanın içi karanlıktı, camın hafif bir gün ışığı süzülüyordu o kadar. Fakat şu an daha karanlık bir şey varsa o da hemen karşımdaki Akın'dı.

O kadar rahattı ki, ben de gevşemiştim. Onun yanında olduğum sürece güvende olurdum değil mi? Bana bunun sözünü vermemişti ama beni korurdu...yani sanırım.

"Evet." dedi Melih iki elini birleştirip masaya yerleştirirken. "Bana vereceğiniz şey nedir?" diye sorduğunda Akın, "Birini arıyoruz." dedi sakince.

Melih'in küçük kıkırtısı kahkahalara dönüştü. Akın ise onun gülmesiyle hafif sırıtmıştı. "Bir saniye." gülmesini zar zor durdurup "Yoksa bana vereceğiniz bir şey yok mu?" diye ciddileşti.

"Vereceğiz ya işte." dedi Akın sakince. "Nedir? Lütfen lütfen söyleyin." hareketleri cidden aşırıydı ve psikoljik bir sorunu olduğundan neredeyse emindim.

"Burada öyle herkesi elini kolunu sallaya sallaya alıyor musun?" deyip bir ayağını diğer bacağının üstüne attı ve geriye yaslandı. "Aslında hayır." dedi Melih.

"Ama buradan sizi izlerken..." bilgisayarını gösterdiğinde oraya baktım.

Burası, az önce bizim geçtiğimiz yoldu ve kameraların bulunduğu bölgeydi. "Sizin kameraya doğru baktığınızı gördüğümde bana bir şey vereceğinizi düşünmüştüm." dudakları büzüldü.

"Çok büyük bir hayal kırıklığı içindeyim....ah ah! Çitlembiğim gel buraya, gel babanın kucağına." bir anda bağırarak birine seslenmeye başladığında boş odada gözlerimi gezdirdim. Adam sanırım cidden deliydi ve bizi öldürüp kurtulacaktı.

Yani, beni.

Odanın kapısı açıldı. Benden oldukça büyük bir kadın, gözlüklerini çıkartıp yere eğildiğinde köpeği gördüm. Japanese Tosa bir cinsi köpek ağzındaki salyalar yere düşerken parıltılı gözlerle Melih'e bakıyordu. Eminim ayağa kalkabilse benim boyumu bile geçebilirdi.

Kadın, köpeğin tasmasını çıkartır çıkartmaz, köpek koşarak Melih'in kucağına atladı.

"Canım kızım benim, seni çok özlemişim." şaşkınlıkla ona baktım. Koskoca köpeğe çitlembik adını mı koymuştu cidden? Çitlembik falan deyince aklıma gelen ilk cins golden falan olurdu sanırım.

Dünyada türü en tehlikeli köpeklerden biri değil.

"Pelin sana kızıma tasma takma dememiş miydim?" deyip kadına sertçe konuştu ve Çitlembik'e döndü. Yüzü anında yumuşayıp tüylerini öpmeye başladığında adının Pelin olduğunu öğrendiğim kadın, "Efendim dışarıda iki adamımızı parçaladı. Bende zapdetmek zorunda kaldım." dedi.

Anında Akın'a döndüm. Sanırım yıllardır oluşmayan köpek fobim artık oluşacaktı. "Sende benim tatlı mı tatlı, prenses kızıma mı tasma taktın?"

Pelin tedirginlikle "Evet efendim?" dedi.

"Benim kızım saldırmışsa hak etmişlerdir." deyip tekrar öptüğünde odada öpücük sesi yankılandı. "Git onlara tasma tak."

"Ama efendim şuan hastan-" Melih, Pelin'e öyle bir baktı ki kadın anında başını sallayarak "Tamam efendim." dedi ve dışarıya çıktı.

"Bakın benim prensesim Çitlembik." deyip köpeğini gösterdi. Sinirle hırlayıp, ağzından salyalar akıtan Çitlembik...Anlıyorum.

"Kusura bakmayın lütfen." dedi. "Beni sadece, benim prensesim sakinleştirir ve size çok kızdım. Biraz sakinleşmeliyim." tamam. Melih'in hayatımda gördüğüm en garip insan olduğunu kabul etmeliydim.

Akın, "Köpeğiniz masanıza işiyor." diyene kadar bunu fark etmemiştim bile. Yüzümü buruşturdum. "Kızım sana kaç defasında bu dosyalara işeme dedim?" köpeği yere doğru bıraktı.

"Git Sarman abine işe. Ya da git onun yanında Can köpeğine falan." Çitlembik hırladı. "Kızım köpek derken ben sana der miyim? Sen benim prensesimsin, Can ise köpek." sanki köpek anlıyormuş gibi onu ikna etmek istiyordu.

Kaşlarımı çattım.

Sarman...

Can?

Bunların hepsi birer tesadüf silsilesi miydi?

Akın, "Sarman abinizdi değil mi?" diye sorunca taşlar yavaş yavaş yerine oturmaya başlıyordu. "Evet." dedi köpeğiyle ilgilenmeyi kesip. "Nereden bildiğini sormayacağım, araştırdığınıza eminim."

"Evet." dedim. "Çok yazık olmuş." deyip devam ettiğimde Akın'ın sorgularcasına bana baktığından emindim ve tam da şu an ona, kendimi kanıtlamam gereken bir zamandı.

"Yazık mı?" diye sordu Melih. "Ne gibi Ada Hanım?"

"Size." dedim. "Size çok yazık olmuş."

Akın'a döndüğümde başını salladı. Yüzündeki tebessüm bu sefer şeytanilikten uzak tam da bana güvendiğini gösterircesineydi ve,

Bana olan güven arkamda durduğu sürece üstesinden gelemeyeceğim hiçbir şey de yoktu.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIWhere stories live. Discover now