36. Bölüm: "Green."

6.4K 383 44
                                    




"Ben öyle yapmadım bir kere." dediğimde "Bak yine yapıyorsun işte." dedi. -

Somurttum. "Sen neden gelmiştin?" diye konuyu değiştirdiğimde bana ayak uydurdu. "Üç gündür yoktum." bunu biliyordum zaten. "Bir ipucu bulmuştum, onun peşindeydim."

Kaşlarımı çattım. "Bana neden haber vermedin? Beraber giderdik?" diye sorduğumda "Kendim hallettim işte." dedi normal bir şekilde. "Önemli değildi." derin bir nefes al...sakinleş. Bir kere daha.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu garip bakışlarıyla "Senin kafanı patlatmamak için sakinleşmeye çalışıyorum." dediğimde "Çok hırçınsın." dedi. Beni daha çok sinirlendirmek için elinden geleni yapıyordu.

"Papatya çayı öner bir de tam olsun." parmağını kaldırdı. "Bunu biliyorum!" deyip "Sakinleşeceksen sana ısmarlayabilirim." dediğinde ayağa kalktım. "Hadi gidiyoruz."

"Çay içmeye mi?" benimle beraber kalktı. Gözlerimi devirdim. "Ne çayı Allah aşkına ya?" ceketimi giyindim. "Şu ipucuna bir de ben bakayım."

"Ben baktım işte." o da ceketini giydikten sonra Mert'e doğru "Bugün işlerim sende." diye seslendim. "Tamamdır başkan." dedi. Beraber asansöre giderken "Senin bakmanla benim bakmam bir mi?" dedim Akın'a ithafen.

"Bir değil." beni onayladı. "Ben daha iyiyim." asansördeki aynada tip tip ona baktım. Neyse onunla uğraşacak değildim. Dışarıya çıktığımızda "Nasıl bir ipucu bu?" diye sorduğumda arabasına gittik.

"Kokusunu aldığımdan bahsetmiştim sana. Ama buraya yeniden döndükten sonra kokunun gittiğini fark ettim. İlk başlarda onun uzaklaştığını fark etmiştim ama bunu kamufle ettiğini anlayınca onu aldığım en son yere gittim." dedi ve arabayı çalıştırdı.

"Green Pub'a gittim." dediğinde şaşkınlıkla ona baktığımı fark etmesi uzun sürmedi. Şüpheli bakışlarıyla "Ne oldu?" diye sorduğunda "Ben- yani biz ekip olarak kafamızı ne zaman dağıtmak istesek hep oraya gideriz." dedim.

"Demek ki yüksek ihtimalle tanımadığım biri." başını salladı. "Bende öyle düşünüyorum," dikiz aynasından şirkete baktı. "Yoksa kokuyu orada da alırdım." onayladım onu.

"Sonra ne yaptın?" diye sordum.

"Onun orada olduğunu kanıtlayabilecek kısa bir şey." dedi. "Birkaç gün orada takıldım, barmenle, oradaki diğer çalışanlarla konuştum." nedense sadece bunları yapmış gibi gelmiyordu. "Emin misin?" diye sordum.

"Evet." dedi. "Ne öğrendin peki?"

"Hiçbir şey." dedi.

"Tamam, ben öğrenirim." deyip arkama yaslandım. "Oraya gitmiyoruz." deyince kaşlarımı çattım. "Neden?"

"Bu sefer gideceğimiz yer," otoyola çıktığımızda duraksadım. "Alaska."

"Alaska mı?" diye şaşkınca sordum. "Orası neresi ki? Daha önce hiç duymamıştım."

"Duymaman normal." dedi. "Şehrin diğer ucunda, oldukça kirli işler yapan bir mekan." gözlerini kıstı. "Kötü işlerin ne olduğunu açmamı ister misin küçük hanım?" sanki bilmiyordum.

"Gazeteciyim ben." dedim Akın'a. "Neler gördüğümü tahmin edemezsin. Hem iyi oldu." omuz silktim. "Belki orada haber niyetine birkaç şey çıkar." hafiften yağmur çiselemeye başladı. "Hayır." dedi.

"Kimliğimizi açık etmek istiyorsan buyur tabii." diye devam etti. "Alaska'ya gittiğinde kimliğini unutsan iyi edersin. Çünkü onlar gibi olmaya çalışmayacağız, bizzat onlardan olacağız." bana baktı. "Anlaşıldı mı?"

"Ben bir gazeteciyim." dediğimde sözümü kesti. "Evet gerçekleri değil manşetleri önemseyen bir gazeteci." durdum. "İşine bayağı sadıksın anlaşılan." gaza yüklendi.

"Ayrıca bir sikim bildiğin yok. Sen ünlülerin kolyesinin kaç fiyat olduğunu bilirsin, sosyal medyada viral olan videoları da tabi... Kısacası manşete yakışacak her şeyi." dedi bastıra bastıra.

"İnsan kaçakçılığının merkezinin Türkiye olduğunun farkında mısın acaba? Veya şu an Alaska'da dakikada üretilen binlerce ton uyuşturucudan haberin var mı? Hastanedeki bebeklerin kaçırılıp yurt dışındaki zengin ailelere satıldığını biliyor musun? Ya da Türkiyedeki birçok katilin Alaskadakiler tarafından korunduğunu..."

Akın yoruldu, sustu. Ben ise farkındalığımdan.

"Tamam." diye mırıldandım. "Yani," deyip bana döndü. "En azından oraya gittiğimizde gazeteci kimliğine bir süre ara ver ve bana yardımcı ol." tek kaşını kaldırıp "Tamam mı?" diye sordu.

"Tamam." diye mırıldandım.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIWhere stories live. Discover now