28. Bölüm: "Röportaj."

6.8K 466 90
                                    

26 ve 27. bolumu atlamayin. iyi geceler ❤️

"Adınızı bize söyler misiniz?"

"Akın."

"Soyadınız nedir?" Akın ciddiyetle kağıdı elinden bıraktı ve "Cidden benim soyadım ne?" diye sorunca oflayıp kayıdı durdurdum. "Sana kağıttakileri oku demedim mi?" omzunu silkti.

"Merak ettim. Sence benim soyadım ne olsun?"

Onu parçalara ayırıp öldürdüğümü hayal ettim ve kısa bir süreliğine rahatladım. Derin bir nefes alarak "Morningstar olsun." deyince yüzünü buruşturdu. "Sakın bana o saçma salak diziyi izlediğini söyleme." dudaklarımı büzüp "Söylemem o halde." dedim.

"Ayrıca cehennemden dizileri son hız seyrediyorsun ha?" deyip alayla gülünce "Buraya geldiğimden beri herkesin dilinde. Saçmalık." gözlerini devirdi. "Bir şeytan bu kadar çirkin olamaz." kıkırdadım.

"Sen az önce Tom Ellies'e çirkin mi dedin bana mı öyle geldi?" yüzünü buruşturup "Şeytan haline boynuzda ekleselermiş tam çizgi film olurmuş." diye devam etti.

"Ayrıca," devam etti. "Şeytanların duyguları yoktur. Gidip bir kadına aşık oldu, çok utanç verici." elimi çenemin altına yerleştirerek "Öyle mi?" diye sordum.

"Sen hiç kırılmaz, aşık olmaz mısın?" başını iki yana salladı. "Beden bir tavsiye olsun sana. Şeytanlar çok usta oyunculardır. Kırıldı sanırsın, içindeki intikam duygunuun ateşini tahmin bile edemezsin. Aşık olduğunu düşünürsün, sana bırakacağı yaraları bilemezsin. Şeytanlar aldatıcıdır, ne aşık olurlar, ne mutlu."

Duraksadım. "Yani...sen hiç?"

"Hiç." dedi. "Hissedebildiğim tek şey derin bir öfke. Sadece öfkeyi bilirim. Öfke ve intikam hırsım yüzünden buradayım zaten. Ben ne mutlu, ne aşık olabilirim." deyince şaşkınca bir süre yüzüne baktım.

"Peki hiç istemez misin? Yani aşık olmayı falan." diye sorduğumda "İstemem." dedi. "O duygular sana sadece zayıflık verir. Ben zayıflık değil, güç istiyorum." diye devam etti. "Sizi bizden ayıran en büyük şey nedir biliyor musun? Siz güçlüsünüz ama duygularınız var. Biz güçsüzüz ama duygularımız çoktan alındı."

"Anladım." dedim yutkunarak. "Şu soyadı işini sonra düşünelim o zaman."

"Olur." deyip kayıt cihazına döndü. "Yeniden başlat istersen."

"Tamam." deyip titreyen ellerimle kayıt cihazını yeniden başlattım ve boğazımı temizledim. "Adınız bize söyler misiniz?"

"Akın."

"Soyadınız nedir?"

"Paylaşmak istemiyorum."

"Anladım. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?"

"Yirmi sekiz yaşındayım. Ben küçükken evimize giren bir hırsız hem annemi, hem babamı katletti. Belki de bu yüzden küçüklüğümden beri tek hayalim polis olmaktı. Polis okuluna gittim ve birincilikle bitirdim. Benimle gurur duymaları için ellerimden geleni yaptım. Ve biliyorum şu an bana gökyüzünden gülümseyerek bakıyorlar..." bu ne manasında kağıda bakınca gözlerimle devam et işareti yaptım.

Gözlerini devirerek kağıdı okumaya devam etti. "...ben annem ve babamın polis oğullarıyım."

Ona bakıyordum. İnceliyordum. Bir şey hissetmediğini söylemişti. Gerçekten bu muydu? Hissetmemezliği bile bir insan hissediyorsa bu onu hissiz mi yapardı? Bir tepki vermesini bekliyordum, uydurduğum hikayeye azıcıkta olsun üzülmesini. Ama Akın, ara sıra yüzünü buruşturmaktan başka bir şey yapmamıştı.

"Çok trajik bir şey, başınız sağ olsun."

"Teşekkürler."

"Polis akademisine gittikten sonra ne oldu? Veya şu an işinizi yapıyor musunuz?"

"Hayır. Yapmıyorum. Çok önceden sakatlandım ve bu mesleğime devam etmemi engelleyecek kadar ciddiydi o zamanlar. Bende ara vermek durumunda kaldım."

Kayıdı durdurup "Akın ya!" diye söylendim. "Azıcık duygu veremez misin? Biraz üzül, kimse sakatlandığı için bu kadar tepkisiz kalmaz." deyince bana doğru eğildi ve ellerimin arasındaki kayıt cihazını başlattı.

"Benim için çok zor bir dönem oldu. En sevdiklerimi sanki kaybetmemişim gibi yine cezalandırıldım, en sevdiğim şeyden oldum." diyerek duygu katıp konuşmasıyla memnun olmuştum ve onun istediğinde ne kadar güzel rol yapabileceğine şahit olmuştum.

İsterse herkesi kandırırdı.

Belki kendini bile.

"Çok geçmiş olsun, bundan sonra yolunuzu nasıl çizdiniz?"

Derin bir nefes alarak "İşimden olmuştum ama dışarıda yardıma muhtaç daha bir sürü insan olduğunun da farkındaydım. Bende sadece buna ayak uydurdum." Akın cihazı durdurdu.

Ve biz bir gece boyunca tartıştık, güldük. Akın içinde her iyilik geçen cümlede cihazı durdurup söylendi, bende her durdurmasında onu azarladım. Cihazı avuçlarımın arasına aldım ama bu onu korumadı. Akın koca parmaklarıyla avcumun içindeki cihazı almak için parmaklarımı açtı ve yine durdurdu.

Bu ise tüm gece boyunca devam etti.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIWhere stories live. Discover now