41. Bölüm: "Kötülük."

6.6K 432 86
                                    

kocaman 40 bölümü arkamızda bıraktık. @Gece_sakini özellikle sana aşkım, her yorumun için çok teşekkür ederim. bol öpücükkk.


"Neden buradayız?" diye sordum Akın'a. Dediği gibi sabaha karşı saatlerde bana bir konum ve saat atmıştı. Neyse ki bugün hafta sonuydu yoksa, nasıl bir bahane bulup oradan ayrılacaktım bilmiyordum. 

Zaten Akın ile benim bir anda bu kadar yakın olmamdan şüpheleniyorlardı, gerçi ben herkesle anlaşabildiğim için Muhsin bey şüpheli gözlerle bakmasa da Ata'nın kafasında soru işaretleri olduğuna emindim.

Düşüncelerimi onun sesi bastırdı. "Müzayedeye gideceğiz." diye mırıldanıp ellerini elbiselerde gezdirirken ilk olarak neyden bahsettiğini hatırlamaya çalıştım. 

"Ne!" dedim şaşkınlıkla. "Dün Melih'e söylediğin sergiden mi bahsediyorsun?" mırıldanarak başını salladı.

Oldukça lüks görünen kıyafet mağazasına gelmemizin sebebini şimdi anlıyordum. "Hayatta olmaz." dedim kendimde konuşacak gücü bulduğumda.

Biçimleri kaşları çatıldı ve, elini kıyafet askısından çekip yanıma adımladı. "Neden? Bu planın içinde olmak istemiyor muydun?" dediğinde "Anlamıyorsun." diye fısıldadım. "Benim yüzümü gördü diyorum sana. Orada olmam ne kadar riskli biliyor musun?"

Güldü. "Ne gülüyorsun?" ters ters konuştuğumda gülüşü tebessüme döndü bu sefer ve "Merak etme." dedi. "Benim her zaman ikinci bir planım vardır." kaşlarımı çatarak "Ne gibi?" diye sordum.

"Sence Melih'e ulaşabilirken Sarman'a ulaşamaz mıyım sanıyorsun?" şaşkınlıkla dudaklarım aralandı ve heyecanla "Ciddi misin?" diye şakıdım. "Ne zaman? Nerede? Nasıl? Ne konuştunuz?" sorularımı nefes almasına izin vermeden sıralarken "Şş." deyip elini dudaklarıma yasladı.

"Seni bıraktıktan hemen sonra." diye açıkladı benim sustuğumu görerek. "Sarman'ı bir ziyaret etmek istedim." koltuğa iyice yaslandığı esnada çalışanlardan biri yanımıza geldi. "Efendim herhangi bir şey ister misiniz?" diye sordu özellikle Akın'a bakarak.

Gözlerimi devirdim. 

"Yok. İşine dönebilirsin." kadın eğilip selam vererek içeriye gittiğinde "Cidden..." diyerek başımı iki yana salladım. "Öyle bakma." dedi alay kokan bir sesle. "Böyle olmak benim suçum değil."

"Evet senin suçun değil, senin bir taraflarını böyle kaldıranlarda suç var." homurdandım. "Herkes peşimde sıra oluyor sen beni beğenmiyorsun." dedi sahte bir üzgünlükle. "Çünkü senin içini biliyorum." dedim.

"İçin beş para etmez." üzülmedi, kızmadı da, sinirlenmedi bile. Sadece güldü, hoşuna giderek güldü. "Bana iltifat ediyorsun." dedi sakinlikle. 

"Hoşuma gidiyor, lütfen devam et." ofladım. "Neyse ne." dedim tersçe. "Devam etsene."

"Böyle emir veriyorsun ya..." tip tip baktım. "Beni böyle kandıramazsın şeytancık." dedim alayla. "Lütfen bunları sana kanacak insanlarda dene. Zamanımız boşa gitmemiş olur." başını salladı. "Bana kanmadığını mı söylüyorsun yani?" gözlerimi kıstım.

"Derken?" kuruyan dudaklarını ıslattı. "Şaşırdım." dedi. "Şeytana aldanmayan birisi." başımı iki yana sallayıp derin bir nefes aldım. "Benimle oynama." tane tane konuştum. "Sana inanmamı bizzat sen söyledin."

"Belki de bu da bir oyundu."

"Sahte olmadığın bir şey var mı yani?"

"Cehennemde sadece kendimim."

"Sadece cehennemden ibaretsin çünkü." dedim. "Burada bir kimliğin yok. Orada Tanrının çocuğu burada ise kimsesizsin." diye devam ettim. 

Sadece olanı söylüyordum. Akın, "Sen de tanrının çocuğu değil misin?" diye sordu.

"Kardeş miyiz yani?" güldüm bu dediğine. "Akın cidden..." iflah olmazdı. Her şekilde alay ediyordu ve asla ciddiye almıyordu. "Evet kardeşiz ve şimdi lütfen bir kardeş gibi davran." yüzünü buruşturdu.

"İşte bundan cidden tiksindim. Sen benim kardeşim olamazsın." hala yüzündeki hoşnutsuzluğu görebiliyordum. "Neden?" dedim. "Yoksa yanına yakışmıyor muyum?" güldü. 

"Hayır." dedi. "Sandığının çok aksine küçük hanım," ne diyeceğini merakla bekledim.

"Yanıma yakışıyorsun ama bir kardeş olarak değil." ne dediğini anlamadığımda "Ben ise sana hiç yakışmıyorum." dedi. Duraksadım. "Bir şeytan..." koltukta kayarak yanıma yaklaştığında nefesimi tuttum. "Bir şeytan," dedi yeniden.

Eli yanağıma çıkmıştı. "Bir şeytan bile seni yanına yakıştıracak kadar kötü olmamalı."

ŞEYTANIN ÇIRAĞIWo Geschichten leben. Entdecke jetzt