97. Bölüm: "Bıçak Sırtı."

3.2K 278 413
                                    

SON2!

Bunu söylediğimde yüzünde belli belirsiz geçen şaşkınlık aslında kendisini ele vermesini sağlamıştı. Merve'nin bunu yaptığına şaşırmış mıydım? Yani kendisini pek tanımıyordum ama şu geçen son dört beş ayda daha önce kimseden yemediğim kadar kazık yediğim için, çok umursamamıştım. Eğer amacına(?) ulaşmış olsaydı farklı olabilirdi fakat öyle değildi.

Aynı masadaydık.

Aynı düşüncelerdeydik. Merve ve Kaan, Sarman'dan kurtulmak için Suna ve benimle iş birliği yaparken aslında ona mı çalışmıştı şimdi? Garipti. "Bu konuyu daha sonra konuşalım." deyince omuz silktim ve Akın'ın kokteyline uzanıp bir yudum aldım.

"Çok umrumda değil zaten." umursamazca konuşuyordum çünkü değildi. "Yine de neden bunu yaptığımı bilmek hakkın." çaktırmadan Kaan'a bakınca kaşlarımı kaldırdım. Sanırım Kaan'ın bu olanlardan haberi yoktu. Dudağımın kenarı kıvrıldığında sanki yapacağım şeyi hissetmiş gibi başını iki yana salladı.

"Geceyi mahvetme."

"Neden? Sen benim hayatımı mahvetmeye çalıştın ama?"

"Amacım bu değildi."

"Herkesin de amacı farklı." dedim alayla. "Ama ucu her şekilde bana dokunuyor." tırnak işareti açtım. "Kötü bir şekilde."

"Zaten öğrenecekti." dedi.

"Sende benden öğrensin de güvenini kaybetmeyeyim mi dedin? Omurgan nerede kızım senin?" derken istemsizce sesim yükselmişti. Akının ve Kaan'ın bakışları buraya dönüp neler olduğuna baktıklarında geçiştirdik onları.

"Terasta konuşalım." dedi.

"Burada da konuşabiliyoruz."

"Rahat değiliz." Kaan'ı işaret etti. Sıkıntıyla ayağa kalktım. Hiç kimsenin birbiriyle arası bozulmasın diye bir taraflarımı yırtıyordum da acaba ne zaman bana, benim gibi biri gelecekti? Akın'ın sorgu dolu bakışlarıyla "Kız kıza biraz konuşalım dedik." dedim. Bakışlarımdan anlayabileceğini biliyordum -ki öyle olmuştu- Akın sakince başını salladı.

"Çok geç kalma. Özlerim." dedi alayla. Öpücük attım.

"Balayına çıkmış çiftler gibisiniz." dedi Kaan. "Aşkımız ilk gün ki gibi tazeyse biz ne yapalım?" dedim omuz silkerek. Merve araya girdi. "Duy duy." deyince Kaan "Ulan ne duyacağım?" çemkirdi. "Ben aşkım hala ilk gün ki gibi."

"Kesin öyledir."

"Merveee!" Kaan'ın arkamızdan bağırışını umursamadan merdivenleri çıktık. Üst katta oturan Sarman'ın bakışları bize döndü. Yanındakilere kısa bir selam verip ayağa kalktı ve yanımıza geldi. "Hanımlar!" dedi. "Sıkıldınız mı?"

"Evet." dedim direkt. "Çok sıkıcı."

Gülümsedi. "Sizin için ne yapabilirim?"

"Öl mesela." dedim şirince. Bunu o kadar sakin ve gülümseyerek söylemiştim ki dışarıdan bizi izleyen biri bunu dediğime, duymadığı sürece asla inanmazdı.

"Ah-" dedi Sarman. "Çok şakacısın Ada. Babanda böyleydi." gülümsememi silmedim. Zayıflığımı biliyordu ve özellikle buna karşı oynaması ondan iyice iğrenmemi sağlıyordu. Gerçi buna şaşırmamalıydım. Sarman ne zaman iyi birisi olmuştu da ben yaptıklarına karşın iğrenecektim ki?

"Babam sana şaka yapıyorsa bırak orada kalsın." dedim aynı şekilde ve elimi omzuna attım. Omzunu sıvazlayarak "Bizi çok tutma Sarman. Kız kıza özel konuşacaklarımız var." Merve'ye döndü. Gözündeki şeytani parıltıları görebiliyordum.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin