1. Bölüm: Yesariler.

170 11 53
                                    

DİKKAT!
Bu kitap argo, küfür, cinsellik ve diğer +18 ögeler içermektedir.

Evgin'den:
Sabahın köründe, odamın kapısını kıracak şekilde çalıyordu birisi. Kimin olduğunu tahmin etmek zor değildi. Ama bu, her gün başka bir kıza rezil olmama sebep oluyordu. Gece birlikte olup sabah beraber uyandığım kızlara.

"Aç şunu!"
Duyduğumuz güzel sesin sahibi Barış'tı. Bir de onun zıttı Savaş vardı. Benim adım neden Evgin'di?
Sorumun cevabı şu: annemiz Tomris -ki doğumumuzda ölmüş- Erol Evgin'in hayranıymış. Bu yüzden ismim Evgin. Babam annem için bana bu ismi koymuş.

İlk önce Barış, sonra Savaş, sonra da ben doğmuşum. Benim doğumunda ölmüş annem. Bende bazı sorunlardan dolayı kardeşlerim gibi hemen babamın kucağına değil, yoğun bakıma kaldırılmışım. Babam, kucağındayken ağladığı için Savaş, güldüğü için Barış koymuş kardeşlerimin adını. Babam çoğu kavgamızda bu suçluluk duygusunu bana hissettirir. Annen senin doğumunda öldü, diyerek bana çokça vicdan azabı çektirir.

Belki bu yüzden böyleyimdir. Suçluluk duygusu artık öfkeye dönüşmüştür. Bu yüzden her önüme geleni yumrukluyor, her gün başka bir kızla yatıyor, her saat içiyordum. Benim hayatımdı bu. Bunu kimse değiştiremezdi.

Kapının yumruklanmasına yeni uyanan, adını hatırlayamadığım kız çoktan aceleyle giyinmeye başlamıştı. Bende bir oda büyüklüğünde olan gardırobumdan siyah bir pantolon ve siyah bol tişörtümü aldım ve giydim.

Bu evde herkesin odası bir ev kadardı. Yani herkes odasına değil, evine çekilirdi çoğu zaman. Sadece kahvaltı ve akşam yemeğini beraber yerdik. Bunun dışında kimse kimsenin yüzünü görmezdi.

Kapıyı açar açmaz yüzüme yediğim yumrukla yere düştüm. 'Adını bilmediğim kız' ise gizlice odamın camından çatıya çıkmış, merdivenlerden aşağı inmiş ve arka bahçeden gizlice çıkmıştı. Ayağa kalktım ve gayet sakindim. Alışkındım dayakla uyandırılmaya.

"Ne yapıyorsun be?" dedim afallayarak. Ne yaptığını, neden yaptığını biliyordum.
Barış yakama yapışarak beni duvara itti ve bağırmaya başladı.

"Ne zaman akıllanacaksın sen?" dedi. Ne olduğunu anlamıştım. Belli ki dün gece takıldığım kızla haberlere düşmüştüm fakat Barış'ın bu kadar tepki vermesine anlam verememiştim.

"Akıllanmayacağım!" diyerek Barış'ı ittim. "Artık buna alışsan iyi olur."

"Kız evliymiş, evli!" dedi, donakaldım. "Babam çıldırdı, seni çağırıyor. Önce ona, sonra bana hesap vereceksin."

"Neyse hesap, veririz." dedim soğukkanlılıkla.

"Geberteceğim seni." dedi ama ben onu çoktan arkamda bırakmıştım bile. Saray boyutundaki evimizin merdivenlerinden inmeye başladım. Kızın evli olduğunu bilmiyordum ama daha da önemlisi, kızın adını bile bilmiyordum. Adını bilmediğim çok kız olmuştu, ama evli çıkması gerçekten sinir bozucuydu. 

Babam salonda, tekli koltuklardan birine oturmuştu. Büge -Barış'ın karısı- ve Sasha -Savaş'ın yeni evlendiği kız- da oturuyorlardı salonda. Adeta kardeş gibilerdi ve çok iyi anlaşırdık onlarla.

"Günaydın." dedim gülümseyerek.

"Günaydın." dedi Büge gülümsemeye çalışarak. Babam sinirli olduğundan o da korkmuştu.
Unutmadan, Barış ve Büge'nin oğlu Can'ı da söyleyeyim. Daha sadece iki yaşında.

"Günaydın baby." dedi Sasha. Onun tarzını çok seviyordum. Her şeyiyle.

"Allah kahretsin senin gibi evladı."
Büge ve Sasha'ya gülümseyerek bakarken aniden yüzüm düşmüş ve babama dönmüştüm. Bu cümleyi bana ilk defa kurmuştu.

"Baba..." diyebildim sadece.

"Namusumuzu, şerefimizi iki paralık ettin." dedi ve ayağa kalktı. Barış'tan sonra yetmemiş gibi bir de babam bana tokat atmıştı.
"Utanıyorum senden."

Gözlerimi kapattım yüzüm hâlâ yan tarafa dönükken. Bu sözler sadece canımı değil, ruhumu da yakıyordu derinden.

"Bu böyle olmayacak, akıllanmayacaksın sen." dedi babam. Ona döndüm.
"Seni evlendireceğim."

Rastlantıजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें