dört : i'm good when i'm in his arms

9.7K 584 28
                                    

👉


"Choi Kwon-sshi... Neden buraya geldiniz acaba ?" dedim ve güldüm. "Ups ! Yoksa In Ha burada diye mi ?" İçmiş gibi davrandığımın farkındaydım ama benim umursamama şeklim buydu. "Çok yakışıyorsunuz, en büyük destekçinizim. Bir s*rtük ve bir it... Daha ne kadar yakışabilir ?" Tekrar kahkaha attım ve sıradan kalktım. "Hayır buraya seni sorguya çekmeye geldik." Karşı sırama oturdu ve In Ha'da beni oturttu. "Yoongi ile aranızdaki seviye ne ?" Kahkaha attım. Ne işlerine yarıyacaktı ki bu ? "Sizene ?" Kulaklıklarımı tekrar taktım. Ama çekerek çıkarttılar. Fazlasıyla acımıştı ,inkar edemezdim.

In Ha elindeki çakmağı gösterdi. "Bu çakmak , derinde uzun bir yanık yapsa nas-" Bağırdım. "Resmiyeti bırak da gel In Ha. Al sen o çakmağı bi' yerlerini yak. Gel bana iki yıl canım cicim diye, sonra buldu malağı kaçıyor. Salak !" Sinirle çakmağı yaktı ve bana değdirecekken elini ters çevirdim. Elinin yanmasıyla bağırdı. "Ben yapmadım ki." dedim ve güldüm. "Bana bak HyeRim. Son kez soruyorum. Aranızdaki ilişki-"
"Hm... Sizene." Yanımdaki In Ha'yı ittirdim. Hemen ayağa kalkıp Kwon'un arkasına geçti zaten.
İçime dolan enerji ile boş koridorda adımlamaya başladım. Son 4 ders kalmıştı ve ben sadece eve gitme isteği ile yanıp tutuşuyordum.
Karnım da oldukça açtı. Ama ben yemekhaneye inerek başıma daha büyük bir bela almak istemiyordum.
Nereye gidebilirdim ki ? Öğle arasında bahçeye çıkmak yasaktı ,nöbetçi öğrermen bahçede olurdu.
Başımı dış kapıdan uzattım. Bahçenin ortasında turlayan Bay Ji'yi görünce başımı hemen içeri çektim. Sizi şüpheli görürse mimlenirdiniz ,ve de müdür yardımcısı odasına gidersiniz falan filan.
Bir anda omzuma atılan kol ile çığlık atmak istedim. Ama ağzıma kapanan eller bunu engellemişti.
Gözümü sağa doğru çevirdiğimde ne göreyim..?
Choi Kwon !
Elini ittirdim. "Dokunma bana ! İğrenç." Elimi bir kez daha dudaklarının üzerinde gezdirdim. Kendimi çok pis hissediyordum. Böyle iğrenç işte , nasıl tarif edebilirim ki ? "Sadece takip et." Bileğimi kurtarmak için çalışmalar yaptım. Sonuç koca bir 'fail.'di. Sürüklenerek kapıdan dışarı çıkarıldığımda telaşla koştum. Yakalanırsak bu olay ikimize de çok kötü bir şekilde yansırdı. Tamamen kendi çıkarıma koşuyordum.
Önüme geçip daha yüksek bir hızla beni bir yere sürükledi. Okulun arkasında gizli bir yere geldiğimizi anladığımda elini ondan kurtarmama izin verdi.
"O it , ile aranızda ne tür bir ilişki var ?" Kükrediğinde ürkmüştüm. Bunu belli etmeden gözlerine boş boş bakmaya devam ettim.
Neyse neydi , bunda onu ilgilendiren hiç bir şey yoktu. Sinirli bir soluk aldı ve elini arkamdaki konteynere vurdu. Yoğun çıkan demir sesine ek olarak havada uçuşan tozlar kısa süreliğine hapşurma hissi uyandırmıştı.
Ona rağmen ortamı bozmasın ve ciddiyetimi koruyayım diye hapşurmadım.
"Beni sevmiyor musun ?" Ona olan ilgim yok denecek derecede azsa bu onu sevmediğim anlamına gelir ; değil mi ?
Cevabımı sadece gözlerinin içine bakarak verdim. Tamamen boş ve anlamsız bakışlar yolluyordum. Sırtımı konteynere verip kollarımı göğüs hizamda birleştirdim. "O iti mi seviyorsun ,cidden ?" Bu sefer fısıldayarak söylediği cümle beni düşünmeye teşvik ediyordu.
Ben Yoongi'yi seviyor muydum ? Sevmiyordum ,daha tanışalı bir gün olmuştu ama ben onu hiç tanımamış gibi bir anda atamazdım da.
"Seviyor musun dedim ?!" Kükrediğinde omuz silktim. Sanırım şu anlık verilebilecek en anlamsız cevaptı.
Cırtlak zilin sesi kulağımıza dolduğunda bir süre daha bakıştık. Sinirle ayağını konteynere geçirdi ve metal duvarın içine çökmesine neden oldu.
Sert adımlarla yanımdan uzaklaştığında derin bir nefes aldım. Onun bu savranışları kendimi baskı altında hissetmeme neden oluyordu.
Sakinleşince konteynerin arkasından çıktım ilerlerken bir anda Yoongi'yi görmek şaşırtıcıydı. "O adamın seninle ne derdi var ?" Dedi ve alnını tutarak ilerleyen Kwon'u gösterdi. Tanrı aşkına, saniyeler içinde ne olmuştu ona öyle ?
"O-ona n-" Lafımı kesti. "Önemli değil." Salak sırıtışını gözler önüne sunduğunda gülmeden edemedim. Sevimli gözüküyordu ama aynı zamanda havalıydı da.
"Anlat bakalım." Dediğinde omuz silktim. "Büyük bir mevzu değil. Sadece kendi büyütüyor." İlerledi ve konteynerdeki çukuru gösterdi. "Büyük mevzu değil ?!" Göz devirdi. Anlatma gereği duydum.
"O benim ilk aşkımdı ; şimdi ise eski en yakın arkadaşımla çıkıyor. En yakın arkadaşım beni yıllarca kandırmış filan." Sinirle güldüm. Sakinleşmek isin derin nefesler almaya başladım. "Daha çok dövseymişim." Diye mırıldandı. Sinirle elimi konteynere bastırdım. Genellikle fiziksel acı benim psikolojik acımı azaltan bir etkendi.
Bir anda elimin yere ittirilmesi ve Yoongi'nin kollarının bana dolanması ile ne olduğumu şaşırdım.
İttirmek isterdim tabii ama çok rahattılar ve huzur veriyorlardı. Garip bir histi işte.
Hayat kelimesinin gerçeklikle buluştuğu kollar , onunkilerdi.
Çok gecikmeden bende kollarımı ona doladım.
Tanrım; bu huzur verici anın hep benimle olmasını sağla. Lütfen...

 Lütfen

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
sound || min yoongiWhere stories live. Discover now