kırk : cute moment

3.5K 313 86
                                    

Evet ! Biliyordum bu günün geleceğini! Presimin beni kurtaracağı gün bugündü !

Araba koltuğuna fırlatıldıktan sonra kapı kapatılmıştı. Şoför koltuğuna da Yoongi geçti ve motor sesiyle birlikte araba ilerlemeye başladı.

"Başkasıyla öpüşmeni sarhoşluğuna veriyorum." Uykum gelmeye başlamıştı. "Ama sana yine de çok sinirliyim. Köpek gibi sinirliyim hatta!"

(...)

Gözlerimi açtığım zaman yatağımda pijamalarımla yatıyordum. Üstüme örtüm serilmişti ve saçlarım lastikle toplanmıştı. Ya ben sarhoş muydum ?

He ya, prensin dediğin adam seni öptü. Sonra da sarı saçlı panzehirci geldi ya!

Hassiktir.

Elin adamıyla öpüştüm mü yani ?

İğrenç! İğrenç! Kim bilir Yoongi ne kadar sinirlenmiştir? Bir de ben adamla o haldeyken gelip buldu beni. Cidden! Nasıl bir saçmalık, nasıl bir rezillikti bu ? Nasıl en saçma yollardan rezil olabiliyordum ?!

Yavaşça ayaklandığımda başıma bir ağrı girmişti. Odamın kapısını açtım ve mutfağa ilerlemeye başladım. Bir bardak su içmeliydim. Susuzluk boğazımı ele geçirmişti. Bardağa suyu doldururken kapıdan gelen şıngırtıyla başımı oraya çevirdim.

Yoongi geldi. Ne demeliyim ?

"Daha iyi misin ?" Çantasını sandalyeye bıraktı ve bana doğru yürümeye başladı. "O-oh, iyiyim. Dün akşam olanlar... Sarhoştum ve zihnim bana adamın prens olduğunu söyledi..." Saçmaladıklarına bak Hye! Sana inanır mı sence ? Yani şöyle düşün, sen onu başkasıyla öpüşürken gördün. Affeder miydin ?

"Sarhoşken nasıl oluyorsun bilmiyorum ama ben sarhoşken başkalarıyla öpüşmüyorum. Ne bileyim, yalnızca ağlıyorum." dedi ve piç sırıtışını yolladı. "Sana da sinirliyim. Bilmelisin bunu, acısını fena alırım. Hem arabada uyuyakaldın. Az kalsın kusacaktın. Ben arabayı sürerken üstüme devrildin! Resmen kaza yapıyorduk!" Cümlesinin sonunda güldü.

"Özür dilerim... Genelde uyurken yatak konforu aradığım için farkında olmadan oraya buraya sığınıyorum. Düzgünce sürdüğün için teşekkür ederim."

"Aslına bakarsan garipsemiyorum. İlk bizde kaldığında da omzumda uyuyakalmıştın. Yani demiştim ya, ben olsam bende benim omzumda uyuyakalırdım. Buradan anlamalıyım ki omzum bir yatak kadar rahat." Omzuna vurdum. "Rahat filan değil. Hatta taş gibi! Koca bir taş!"

"Şu vokal işi JaHui'ye kaldı gibi gözüküyor." dedi ve vücudunu tezgaha yasladı. "Nasıl yani ?"

"Kız kıçını yırtarak çalışmış olmalı..." Tek kaşımı kaldırarak sorgularcasına baktım. "...Sesini az da olsa düzeltmeyi başarmış. Notalara rahat çıksa da bir kaç kesiği var ancak idare eder bir durumda. Sanırım ikimiz sahne alamayacağız." Başını eğdi, sonra tekrar kaldırdı.

"Sorun değil..." Sesim sona doğru kısılmıştı. Elimdeki bardaktan bir yudum daha aldım.

İçimde korku yeşermeye başlamıştı bile. Bu endişe ve korkunun harmanlanmış hali olan hissiyat kıskançlık mıydı, kaybetme korkusu mu ?

"Gözlerin öyle demiyor ama."

"Huh?" Bardağı ağzımdan uzaklaştırıp ona baktım.

"Gözlerin. Her şey bir sorun diye bağırıyor." Gözlerimi kaçırdım. İçimden geçenlerin anlaşılması beni rahatsız hissettirmişti. "Yanlış görmüşsün. Aslında başım ağrıyor, diye bağırıyordu."
Şakasına kafama vurdu.

"Gerizekalı, en ağırından içmişsin. O bir bardağa ne kadar ödedim haberin var mı ?"

"Huh?" Ben en hafifinden söylememiş miydim?
"Ha! Ben de neden hemen sarhoş oldum diyordum."
"Ne?"
"En hafifinden söylemiştim." Sinirle güldü. "Belli ki barmen sana takmış. Sen hafif istiyorsun o ağır veriyor, bir de geldiğimde barmenle öpüşüyordun. Demek ki adam sana takmış kafayı... Ödemeyi o piçe yaptığıma inanamıyorum." dedi ve derince nefes aldı.

"Boşver. İlk sarhoşluk deneyimim başarılıydı." Güldü. "Ne? İlk mi?"
Omuz silktikten sonra bardağımı bıraktım. "Tabii ilk. Her neyse..." Elimi alnıma götürerek ovaladım.
"Başım ağrıyor. Duşa gireceğim." Ben kapıya ilerlerken arkamdan kalktı ve omuzlarımdan tuttu. "Dur."
Beni kendisine çevirdi ve yüzüme eğildi.

"Önce bunu yapmalıyım."

Dudaklarımızı kısa süreliğine birleştirdi ve tatlı bir sırıtışla geri çekildi. "Ha bir de..." Tek eli belimde yerini almıştı.
Biliyordu demek. Görmüş olsa gerek.
Ardından tekrar dudaklarımızı birleştirdi. Eli belimde hareket ettiğinde ürkere sıçramıştım. Dudaklarımız hala birleşikken sırıttı.

Bu an da defterimde yer almalıydı. Benim şimdiye kadar yaşadığım en tatlı an buydu.

Elimi ensesine attım ve sarı saçlarının dibiyle oynadım. Belimdeki eli sıkılaşmıştı. Kafamı hava alabilmek için geri çektiğimde gülümsedi. "Bu çok hoşuma gidiyor."
Beni belimden tutarak kaldırdı ve arkamda kalan masaya oturttu. Eli yeniden belimdeyken dudaklarımızı temas ettirdi.

Bu çocuk beni eritiyor...

En sonunda dayanamayıp kafasını ittirdim. "Duşa girmeliyim Yoongi."
Elini belimden çekti. "Çabuk çık o zaman. Bekleyeceğim."

(...)

10K olacağımızı hiç düşünmemiştim....
Bu mükemmel hissettiriyor , hye'nin torunları/hyeninkiler...
size ne diye sesleneceğim bilmiyorum.seçiminizi yapınız... En çok oyu hangi isim alırsa kazanır..!

a) hye'nin torunları
b) hyeninkiler

Hediye bölümünüzü çok uzun yapmaya çalışacağım ancak bu haftaiçi bölümler zor gelecek, bilin istedim. ne zaman wattpade girsem bir şeyler yazmaya çalışıyorum..
Okuduğunuz için teşekkürler~~
sizi seviyorum~♥

-hye.

sound || min yoongiOù les histoires vivent. Découvrez maintenant