otuz dokuz: drank hye

3.6K 308 126
                                    

Kendime çabucak gelmiş olsam gerek ki hala yerdeydim. Başımda beni dürtükleyen edebiyatçı vardı. Kafamı kaldırdığımda kavga devam ediyordu ve ikisi de yerdeydiler. Suratları kan içerisindeydi. Yoongi'nin kaşından akan kan boynunda son bulmuştu. Taze gözüküyordu. Koyu ve sıcak.

Öğretmene ayak uydurarak ayağa kalktım. Bacağımda öylesine kuvvetli bir sızı vardı ki, adımlarımı bozmama, yalpalamama neden oluyordu. Yoongi'ye ilerlemek, elimi uzatmak ve nasıl olduğunu sormak istesem de öğretmen bir yandan kavga edenlerle konuşuyor, bir yandan da kolumu kan gitmemesini istermişçesine sıkıyordu.

"Özür mektubu yazacaksınız. Şimdi rehberlik odasına gidin, derhal !" İkisi de ayaklandığında Yoongi bana bakmadan yemekhaneden basıp gitmişti.

Zaten bayıldığımdan haberi yoktur, diye düşünerek kendimi olumsuz şeylerden kurtardım.

Kwon ile minnacık bir göz çakışması yaşadık.

Senin ağzına sıçarım ben.

Bir de pis pis gülüyordu. Al da böylesini gebertme şimdi.

Öğretmen beni çekiştirdi. "Hadi."

(...)

Revire beni yatırmışlardı. Tek başıma orada oturuyordum. Sıkılmıştım. Öylece oturup serumun bitmesini beklemekten başka hiç bir şey yapamazken perdem aniden çekildi.

Yoongi olduğunu ummuştum ancak gelen Choi Kwon'du.
"Şaka gibisin." dedi. Ben cevap vermedim. Sinirli nefeslerinin arasında konuşmaya devam etti."Seni sevdiğimi görmüyor musun ? Eskiden sende severdin. Sırf In Ha yüzündense ayrılırım ondan. Zaten çıkmıyorduk. Seni test etmek içindi. Ama böyle biteceğini bilemezdim. Hye affet beni... Hala biz olabiliriz. Hala vaktimiz var. Bir şans gerek. Senin vereceğin bir şans. Belki de sadece bir kaç saat."

Onun son cümlesinde derin bir nefes verdim.

"Biz olmadan bittik. Bunu anlamıyor musun ? Sana olan sevgimi öğrendiğinde bir notla dalga geçtin. Benim için sen o an bitmiştin. Bana değer vermeyene değer verir miyim sanıyorsun? Sen abartıyorsun, hayal değil burası-"

"Dalga geçmemiştim. Seninle dalga geçmemiştim. Denemek istemiştim seni." Gülümsedim.
"O zaman hatanı anlamışsındır umarım. Denemek yerine tamam deseydin, şimdi biz vardık. Ama biliyor musun? Böyle de mutluyum. Her şeyden daha iyi bir sevgilim var. İyi bir hayatım var. Üzgün değilim, pişman değilim. Yanımda olan bir 'o' var... Umarım sende gelecekte sana uyanı bulursun." dediğimde gerçek bir pişmanlıkla bana baktı.

"Özür dilerim." dedi. Evet, özür dilemeliydi.

"Hala senden vazgeçmediğim ve vazgeçmeyeceğim için, özür dilerim." Arkasını döndü ve perdeyi itip çıktı. Ne itler yaşıyor ama değil mi ? Yumruğumun ağrımasıyla elimi serbest bıraktım ve arkama yaslandım. Yoongi hala gelmemişti. Sanırım özür mektubuyla meşguldü.

Bir kaç dakika daha oyalandım öylece. En sonunda yanımdan gelen hışırtılarla ayaklanmıştım ki gelen yalnızca JaHui'ydi. Onunla göz göze geldiğimizde ders zili çaldı. Hemşire birazdan serumu çıkarmak için gelirdi.

"Vokal olarak ben seçildim. Dolayısıyla sen şimdiki gibi yatmaya devam edebilirsin." dediğinde anlamamış gözlerle ona baktım. "Anlamadın mı ? Oh, Yoongi ile benim bir gösteri provamız var şimdi. Malum sen yattığın için gelemiyorsun ya-"

"Gayet de geliyorum." Serumu işaret ettim. "Bak! Bitti bile. Şimdi hemşire gelecek ve bunu sökecek bende aşağıya ineceğim, sende dersine gideceksin. Ama istersen oturup izleye de bilirsin. Yetersiz bir vokal olarak, sunbaelerini örnek almalısın." dediğimde ciddi ve kaba gözüksem de içten içe mutlulukla zıplıyordum.

sound || min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin