on üç : i love you like a crazy

5.8K 462 137
                                    

Sınıfa doğru adımlıyorduk ama insanların gözleri üzerimizden bir an olsun çekilmiyordu. Herkesin elindeki o telefonlara da lanetler okuyordum. Dakikalar içinde mutlaka makalenin biri dedikodu sayfasında yerini alırdı.

"Çok kasıyorsun." dedi Yoongi ve elimi sıktı. "Bence kasmakta haklıyım." diye konuştum kısık sesle etrafa bakarken. Yaşayabileceğim şeylerden, okuldaki psikopatlardan ve Yoongi ile çıkmam yüzünden yaşayabileceğim her şeyden ölesiye korkuyordum.

İnsanlar neden diğer insanların istediklerini yapmasına kızar ve saldırır ki ? Kötü bir şey değil, adam filan da öldürmedim yani.

Sırama yavaşça oturdum ve Yoongi'de yerini aldı. "Ders ne ?"

"Matematik." Başımı sıraya koydum. "Yavşaklığa bak." dedi kızın biri. Büyük ihtimalle sınıfın diğer ucundaydı ve dedikodu grubuyla buluşmuş ve sesli sesli, dikkat çekmeye çalışan bir şekilde konuşmaya başlamıştı.

"Sırf Suga'ya samimi gözükmek için başını sıraya koyup kötüymüş gibi davranıyor. Şı-ma-rık. Benim oppamı elinde çevirip duruyor. Zavallı oppam, onun elinde oyuncağa döndü." Sahte ağlama sesleri çıkarmaya başladı.

Şu an kalkıp kıza saç baş dalmayı öyle arzuluyordum ki. Ama onun canını öylesine yakacak bir fikir vardı aklımda. Böyle sadece yerimde oturarak yapacağım...

"Yoongi." dedim hızlıca başımı sıradan kaldırarak. "Ben seninle oynuyor muyum..? Açıkça söyle." dedim biraz yüksek sesle.

"Sen benden köşe bucak kaçıyorsun, bense seni deli gibi sevdiğimden her seferinde yanına gelip seni öpüyorum. Bu şekilde."

O an seri ama yumuşak bir şekilde ensemden beni kavradı ve aniden dudaklarıma dudaklarını değdirdi. O an sınıftan derin bir 'oo' sesi ve gülüşmeler duyuldu. O an kafamı geriye çekmedim ve akışına bıraktım.

O an hiç olmadığım kadar mutluydum.

Yoongi'nin benden ayrılmasıyla öylece kaldım ve yanaklarım ile ellerimin ısınmasıyla bir telaşa kapıldım.
Rezil olmuştum sınıfa. Öğretmen filan da umrumda değildi, kaçıp gitmek istiyordum.

"Ah....Uhm...Ka-kaçtım ben !" Koşarak ellerimi yanağıma koydum ve ardından tuvaletin yönünde koşmaya başladım. Hızlıca içeri girerek lavaboya ilerledim ve aynaya bakarak sakinleşmeye çalıştım.
Aynada neden başka bir erkek vardı..? Sanırım burası şeydi....Uhm.Erkekler tuvaleti.

OF HYE OF..!

"Ö-özür dilerim!!" Puma hızıyla kapıdan çıkmıştım ki kafamı sert bir şeye çarpınca iki adım geriledim.
Yoongi.
Ay bu çok yakışıklı....
Ama ben rezilim.

"A....a.aa.Uhm..." Hızla koşarken beni kolumdan yakalayarak çekti.
"Utandın mı sen ? Çileğe benziyorsun." O gülüşü var ya.
Hani şu tarifi olmayan gülüşü.
Böyle hem dalga geçer hem de çok çekici gülüşü. Onu attı bana.

"Ben...gidiyorum." dedim ve hızlıca adımlamaya başladım. Arkamdan gelmiyor gibiydi ve biraz olsun rahat kalabileceğim için sevnmiştim.
Aniden bana arkamdan kollar dolandı, bir kafa boyun girintimde yerini aldı ve kısık ama etkileyici bir sesle fısıldadı.

"Seni seviyorum."

O sırada müdür yardımcısı da bizi kesmekteydi.

sound || min yoongiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang