seksen iki : helping you to heal

1.6K 111 45
                                    

Yoongi odaya girmeden telefonu kilitleyip yastığın arkasına koydum çünkü o daha mesajlara bakmadan ben ona hesap soracaktım.

Bugün bir kez, ya da ne kadar içtiyse, bana söylemeliydi. Sanki hiç ilaç içmemiş gibi söylemişti!

Sanırım meaajı atan da basketbol takımından bir çocuktu. İlacı In Ha bulup ona vermişti demek.

In Ha mı?

Aklımdan geçenlerle istemsizce güldüm ve elimi ağzıma kapattım. Hem şaşkın, hem de gergindim ve kendimi gülmekten alıkoyamıyordum.

In Ha mı? Cidden?

  Sesli kahkaha attığım an ağzımın üstündeki elimi sıktım.

Ellerine bir koz geçirmiş olmamız ne kadar aydınlık bir durum, diye sorarsanız hiç de değildi. Berbattı. İğrençti. Kötüydü.

In Ha artık Yoongi'nin antidepresan kullandığını biliyordu. Bunu artık koz olarak kullanabilirdi. Ayağa kalkabilseydim ayakta alkışlardım, nasıl bir durum ya bu?!

Yoongi kapıdan içeri girer girmez üstündeki hırkayı da koltuğa attı. Tamam. Sorgulamaya başlayabilirim.

"Acaba çantanda bir eksik var mı Yoon?" Dedim şüpheli bir ses tonuyla. "Ne? İçinden bir şey mi aldın?" Dedi ve hızla dolaba ilerledi. Tam dolabın kapağını açmıştı ki yürüme ihtimalimin az olduğunu anımsadığı an duraksadı. "İyi de sen yürüyemezsin ki şu an," dediği an sinirle gülümsedim.

"Belki de bugün çantandaki antidepresanları okulda düşürmüşsündür ve başkası onları bulmuştur ha? Ne dersin?"

 Yoongi hafifçe bana döndü. Dudağını ısırdı. "Özür dilerim," dedi. "En azından bugün içtiğini bana söyleyebilirdin. Hiç içmedin sandım," dedim normal bir ses tonuyla. "Bu yüzden ilk anneme söylemek istemiştim."

"Ne yapsak? Ayrılsak mı acaba-"

"Kapa çeneni," dedi hızlıca. "Yok öyle bir şey."

 Hafifçe gülümseyerek başımı salladım. "Şaka yaptım ama gerisinde ciddiyim, daha fazla içmek yok. Şimdi seni daha da kötü hissettirecek bir şey söylemeliyim ama."

"Dinliyorum," dedi yatağımın ucuna oturarak. "İlaçlarını In Ha bulmuş," dedim ve arkamda duran telefonu çıkardım. Ben elimdeki telefonun şifresini girerken Yoongi sesli bir küfür savurdu.

"Siktir."

Mesajı ve gelen fotoğrafı ona gösterdiğim an telaşla telefona atladı ve ekrandaki mesajla boşluktaki elini saçlarına geçirdi. "İnanamıyorum," dedi ve telefonu elimden alıp yandaki masaya sertçe koydu. "Her şeyin içine ettim değil mi?"

"Etmedin, adeta sıçtın Yoon," dedim. Hedefim onun moralini bozmak değildi ama gerçekten bunlardı. Yoongi duraksadı ve hafifçe bana döndü. "Küfür ağzına yakışıyor," dedi başını hafifçe sağa eğerek. Konuyu biraz dağıtmıştı ama dediklerini ciddi bir şekilde söylemişti. "Şey...sağol?" Dedim tereddütle.

Benden cevap alır almaz eski telaşlı haline geri döndü. "Düşün Yoongi," diyordu kendi kendine.

"Bunu inkar edemezsin," dedim ona. "Eğer In Ha bunu yayarsa inkar edemezsin, onun yerine çabucak iyileşmeye bakmalı ve her şeyin geride kaldığını söyleyebilirsin."

"Bu mantıklı ama ben iyileşemem," dedi Yoongi başını sağa sola sallayarak. "O eskidendi," dedim gülerek. Saçımı geriye attım. "Eskiden ben yoktum," diye ekledim. O da durmuş beni dinliyordu. "..şimdiyse ben varım. Hayatına bir melek olarak indim ve sana yardım edeceğim~"

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now