altmış yedi : "we will talk later."

2.7K 202 44
                                    

 "yazar neredeydin, naptın, kaçtın mı, sana kızgınım, sana küstüm anneanne, uzun zamandır yoksun, özledim, hiç özlemedim trip atacağım" diyenler için 


Yerimden kalktığımda Yoongi gelip elimi tuttu. Gülümsüyordu, hemde otuz iki dişiyle. Ona sarıldığımda polisler bize burada kalmamızı söyleyip aşağı inmişlerdi.

Yoongi başını eğerek bana baktı ve benden kafamı kaldırıp ona baktım. "Kurtulduk. Çok kısa bir sürede...kurtulduk." dedim ve ona daha da sıkı sarıldım. "Evet, kurtulduk" dedi neşeli bir sesle.

Eğilip alnıma minik bir öpücük verdi ve gülümsedi. "Kurtulduk. En azından bundan." O da bana sımsıkı sarıldı.

Yoongi çalan telefonuna uzandı ve aramayı kabul etti. Hoparlörü açtı ve sesi yükseltti.

"Karakola gidiyoruz. Gelmeniz iyi olur aslında."

"Pekala geliyoruz." dedi ve telefonu kapattı.

Odama gidip üstüme hızlıca bir şeyler geçirdim. Gerçi giydiğim şey yine tayttı. Pantolonlarım artık bollaşmıştı, o yüzden her türlü tayt giymek zorunda kalıyordum. Üstüme yine kapüşonlumu geçirdim ve bir de montumu giydim. Kapüşonumu kapattım ve telefonumu cebime atıp odadan çıktım.

Kapımın önündeki Yoongi gülerek elimi tuttu ve asansöre ilerlemeye başladık. "Bak, hiç bir şey olmadı, yaşıyorsun." Dediğine karşılık kıkırdadım.

"Davaya kadar gider mi bu iş sence?" dediğimde başını eğdi. "Büyük ihtimalle... Belki de reşit olmadığımız için açamayabiliriz. Annelerimize ihtiyacımız var."

"Umarım davaya gitmez... İnan bana hiç ama hiç uğraşmak istemiyorum."

Taksiye bindiğimizde karakola doğru gidiyorduk ve ben heyecanlıydım.

Bir katille görüşecektim, o katil, belki benim de katilim olacaktı ama olmamıştı. Bizi yoran, endişelendiren bu kız kimdi, çok merak ediyordum.

Çok geçmeden karakolda indik ve içeri girdik. "Oppa~" Kız hüngür hüngür ağlıyordu. Yoongi'ye yalvaran gözlerle bakıyordu. Yapma, diye haykırıyordu gözleri.

"Zaten uzun zamandır aranan bir isimdi. Bir kere bir kızı öldürdüğünden beri, arıyorduk. Şimdi yakalamamız iyi oldu."

"Biz şikayet etmesek de, ceza alacak mı? Davaya kadar sürüklemek istemiyoruz da." dediğimde polis başını salladı.

Elimizde kanıt var nasıl olsa, hapsi boylayacaktır. Cinayete teşebbüste bulundu, bunu biliyoruz ve kanıtımız da var. Siz sadece tanık olarak gözükürsünüz." dediğinde başımı salladım.

Geriye Yoongi'nin onayı kalmıştı. Kabul edecek miydi, yoksa dava mı edecektik?

"Öyle yapalım o zaman." dediğinde rahat bir nefes verdim. Başımızı daha fazla şeyle yormayacak olmamız iyiydi.

(...)

Yatakta oturan, uzattığı bacaklarının üstüne laptopunu koymuş bir şeylerle uğraşan Yoongi'nin yanında uzanıyordum. Başımı onun yastığına koymuştum, üstümde çok da kalın olmayan bir örtü vardı ve tamamıyla uykuluydum.

Yoongi ise son derece dinç ve enerjik gözüküyordu, hiç bir sorunu yok gibiydi. Oysa çok sık yorulan biriydi. "Uyumayacak mısın?" diye sordum bir yandan esnerken. "Yatacağım birazdan." Bilgisayarın saatine baktım ve onu cevapladım. "Yaklaşık yirmi beş dakika önce de birazdan demiştin. Uyu artık... Bu hiç sağlıklı değil." dedim ve halsizce sol elimi onun koluna attım.

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now