altı : he wants

8.2K 563 99
                                    

👉


Bakışlarımı Yoongi'den alıp önümdeki parkta oynayan çocuklara çevirdim. Hava kararmaya yüz tutmuşken , tahtadan olan oyun parkında koşuyorlardı. O hallerine sırıtmadan edemedim , şimdi çocuk olup anaokulunda resim yapmak vardı.

Ardarda titreşen telefonumu cebimden çıkardım ve bakışlarımı ekranına çevirdim. Sınıf grubu ve devamı kesilmeyen dedikodular. Toplam 142 mesajın tamamı da Yoongi'nin okula gelmesi ve takma adının Suga olmasıyla alakalıydı. Daha fazla bu gruptan kimseyle konuşmayacağım için gruptan çıkmayı düşündüm fakat ödevler vesaire olursa direkt buradan ulaşabilirdim ancak. Ödevlerinin peşinden koşan bir öğrenci değildim.

Ayağa kalktım ve esnedim. Telefonu cebime tıkıştırıp aşağı doğru ilerlemeye başladım. Kütüphaneye gidip azıcık kitaplarla oyalanmak fena olmazdı. Hızlı adımlarla aşağı indim ve arkamdan gelen adım sesleriyle Yoongi'nin arkamdan yürüdüğünü anladım. Yine de arkamı dönüp onu sorgulamadım.

Kütüphane kapısından içeri girdim ve büyük rafların arasında dolanmaya başladım. Şimdi dersiniz , burası okul mu ? Hayır , burası bizim sitemiz.
Elime geçen ilk kitabı elime aldım. Şansıma , matrmatik kitabı gelmişti. Ne kadar yapmak istemesem de son dersleri gözden geçirmek kötü olmazdı.

Kitaptaki problemlerle bakışırken onları içimdrn çözmeye çalışıyordum. Fakat çoktan devrelerimi yakmıştım ve problemler gözüme fransızca görünmekten başka bir işe yaramıyordu.
Karşı masadaki hareketlilikle başımı oraya kaldırdım. Yoongi karşı masaya yerleşmişti ve elindeki kitabın sayfalarını hızla karıştırıyordu. Okumadığı fazla belliydi , bir saniyede bir sayfayı okumak ne kadar mümkündü..?
Başını kaldırdırdığında gözlerimi ondan ayırıp kitaba çevirdim. Şu an her ne kadar kahkahayı basmak istesem de basamadım.
Başımı duvardaki saate çevirdim. Saat çoktan sekiz olmuştu , akşam on ikiye kadar eve gitme gibi bir isteğim yoktu.
Titreşen telefonumu elime aldım. Hala Yoongi hakkında konuşmaya devam ediyorlardı. Bu neden bu kadar rahatsız ediciydi ?

NeoRa : Yakışıklının arkasından konuşmayın...

Jennifer: Yeşil saçları çok etkileyici...

Kyung Mi : Gözlerini gördünüz mü , gülünce kısılıyor.

İnHara: Tavlamak lazım.

Araya her ne kadar , ' o size mi bakıcak ' yazmak istesem de yazmadım. Kitabı hızla kapattıp ve ayaklanfım ve sinirle telefonu cebime attım. Sinirlenmememin belli bir sebebi yokttu ama sinirleniyordum. Önüme geçen her şeyi kırmak istiyordum.
Kapıdan hızlı adımlarla çıktım ve kendimi az önceki çocuk parkına attım. Hava karardığından çocuklar dağılmıştı ve esen rüzgar ağaçların yapraklarının hışırtılı bir ses çıkarmasını sağlıyordu.
Çocuk parkının tahta merdivenlerinden çıktım ve başımı eğerek kaydırağın önüne oturdum. Beni biraz sakinleştireceğini düşünerek kulaklığıma yavaş bir müzik verdim.

Müziğin etkisine uyarak kafamı sırtımı tahtaya yasladım. Çok geçmeden yanımda ağırlık hissettim ve başımı refleks olarak çevirdiğimde Yoongi benim yanımda aynı şekilde oturuyordu. Başımı ona çevirdiğimdr o da başını bana çevirdi. Yüzlerimizin yakınlığından dolayı başımı hemen kaydırak tarafına çevirdim.
Aramızdaki sessizlik iyice artıp boğucu olmaya başlarken derin bir nefes vererek ortamı o durumundan kurturmaya çalışırken başarısız olduğum bariz belliydi.

Hala titreşmekte olan telefonu elime aldım ve pilini çıkarıp kulaklığı kulağımdan attım. "Lanet olasıca şey." Mırıldandım ve yanımdaki tahtaya telefonu sert bir şekilde bıraktım. Yoongi'nin gözleri üzerimde gezinirken sinirlendiğimi anlamış olmalıydı.
Sinirle başa çıkabilmek için başımı hafif geriye atarak derin derin nefes aldım. Yoongi o sırada elini telefonuma uzattı ve bir şeyler yaptı. Ne yaptığını fazla da umursamadım ve sadece soluklanmaya devam ettim. "Böyle olacağını biliyordum." demekle yetindi. Başımı çevirdiğimde sırıtıyordu ve mesajları okumuştu.
Hızla telefonu elinden aldım ve son mesajları okudum.

NeoRa : sana bakacağını sanmam.

Kyung Mi : Sanki sana bakacak Neo.

İnhara : umudunuzu kesin. Yeşil saçlarına yalnızca ben dokunabileceğim.

Sadece pisçe sırıttım. Yoongi'ydi o. Katı ruhlu Yoongi ,kimseye bakmayan Yoongi. Ses tonu etkileyici olan Yoongi.

In Ha. Eski en yakın arkadaşım. Kaç günümü onunla sürdüm , kaç yıl kandırıldım , bilemezdim ama şu andan itibaren emin olduğum tek bir şey vardı. O tam bir pislikti. Her zaman yakışıklının peşine düşen ve arkadaş diye kandırdıklarını istediği hedefe ulaşmak için kullanan pisliğin tekiydi. İntikam almazdım , onun kadar pislik değildim.

Elimdeki telefonu sinirle yere bıraktım ve göz yaşlarımı serbest bıraktım. Sinir göz yaşlarıydı , ilk aşkını ya da yakın arkadaşını kaybetmenin acısından değildi.

(...)

Gözlerimi açtığımda Yoongi'nin omzunda uyuyakalmıştım. Daha önce dalgasını geçmişti de şimdi gerçek miydi yani ?
Gözleri kapalıyken yüzünü izlemeye daldım. Çekik gözleri , minik dudakları ve burnu ile uyumlu ten rengiyle gerçekten etkileyiciydi.
Gözlerini araladığında hemen başımı kaldırıp esner gibi yaptım. "Kalkmışsın." dediğinde başımı ona çevirdim. "Oh...Evet." O da sırıttı ve sordu. "Saat ?"
"Saat..." Telefonu açtım ve saate baktım. "Saat 3 olmuş ! Annem beni doğrayacak.Aish !"Hızla ayağa kalkınca başımı tahta çatıya çarpıp kendimi yere bırakmıştım. Acımıştı.
Elimi yaranın üzerinde gezdirdim ve sonra elime baktım. Kan.
Telefon ekranına yüzüme tutup yarayı incelerken Suga da bana bakıyordu. En azından sadece bir noktadan kanıyordu , uzun bir yarık yoktu. "Acıtmış olmalı."
"Annemin terliği daha çok acıtacak." Bağırdığımda göz devirdi. "Bir , sessiz ol. İki , annen benimle olduğunu biliyor." Sahte bir kahkaha bıraktım. "Sinir bozucu oluyorsun." dedim ve kakaotalk mesaj kutuma baktım.
524 mesaj.
Tabii haklılar , kelimeler Yoongi'yi anlatmak için yetersiz kalabilir.

InHara : Daegu'dan bu okula gelmesi , saçma değil mi ?

Kyung Mi : neden saçma olsun ?

Jennifer : suga için mi , doğal.

NeoRa : HyeRim'i bundan uzak tutmak lazım.

Ben okurken Yoongi'de mesajları okuyordu. Ekranı kendime çevirerek görmesini engellediğimde yine elimi çekip telefonu onu görebileceği açıya getirmişti.

NeoRa : Kwon'a yaptığı gibi Suga'ya da yaşatırsa ?

Jennifer : o kızın bir ters hareketini görürsem kaş göz dalacağım.

Kyung Mi : kwon ondan hoşlanıyormuş , öyle söylentiler vardı

Inhara : hah yemeyin beni. Kwon ve ondan hoşlanmak... Hyerime ters psikoloji yapıyor.

Mesajların bittiği yerde bir kahkaha patlattım. Bana , ters psikoloji..!

hhyerim: senin beni iki yıl kandırdığın gibi
In Ha. Ters psikoloji.

Yeterli cevap olduğunu düşünerek güldüm ve sinirimin azaldığını fark ettim. Yoongi'ye başımı çevirdiğimde uyumak üzereydi. "Eve gitsene." dedim ona bakarak. "N-ne , hayır." Göz devirdim. "Uyumak üzeresin Yoongi." Omuz silkti , umursamaz olmasına rağmen çok tatlıydı.

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now