yetmiş sekiz : new surprise member

2K 135 80
                                    

(...)

"Ciddi misin sen? Şaka falan değil herhalde?!" Dedim biraz sinirli, biraz da heyecanlı olarak. "Maçı kaçırmışım?! Ben? Şaka maka yani?!" Odanın içinde bağırırken Yoongi elini omzuma koymuş beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Yedek oyunculardan biriyle çıkmışlar maça. Neden bu kadar sinirlendin ki?"

"Zaten takımda daha yeniydim. En iyi oyunculardan biriydim ama şimdi maça gidememek maçtan kaçmak gibi oldu! Ya bir daha hiç oynayamazsam?!" Örtünün altındaki bileğime bakarak gözyaşlarımı serbest bıraktım.

"Buna ağlama." Baş parmağı ile gözyaşlarımı silerken yanağımı okşadı. "HyeRim, bu o kadar büyük bir şey değil. Ağlama!" Kollarını bana sardı ve sımsıkı sarıldı. Canımı acıtmamaya da özen gösteriyordu. "Oynayabilirim değil mi?" Ağlamam hıçkırıklara dönüşmüştü. Voleyboldaki yeteneğimi kullanmaya daha yeni başlamıştım ve hemen çürümesine izin veremezdim!

"HyeRim... İnan bana bileğinde büyük bir hasar yok. El bileklerinde de aynı şekilde. Bana inanmıyorsan doktora da sorarız. Ama ağlama tamam mı?"

"Gerizekalı sana niye inanmayayım?!" Ağlayarak ona vurduğumda kıkırdamıştı. "Tamam ağlama ağlama."
Gözyaşlarımı siliyordu. "Minik bir bebek gibisin."

Gözbebeklerimizi birleştirdim. "Ben burada ne yapacağım diye düşünüyorum, sen bebek falan bir şeyler diyorsun."

Başını öne eğdi. "Beni adam akıllı dinleyecek misin?" Dedi sert bakışlar eşliğinde başını kaldırarak. Korkarak yanıtladım. "E-evet."

"Voleybol oynamanı etkileyecek bir hasar yok. Minik egzersizlerle ağrıları geçirebiliriz." Dedi kollarını kavuşturarak. "Yeterli olmuştur sanırım." Tek kaşını kaldırdı. "Korkutucu oluyorsun."
"Beni dinlemen için böyle yapmam gerekiyormuş demek ki."

"Ben seni hep dinliyorum." Dedim isyan edermişcesine.

"Olumsuz düşüncelerden sıyrılman için böyle yapmalıymışım demek ki, demem daha doğru olur o zaman." Kahküllerini aağa sola savurdu. İşte bu vahşi, rapper Yoongi.

"Şu halin sahnede görünce daha iyi. Yakından görünce korkunç oluyor." Dedim hızlıca. "Ne halim?"

"Sahnede içinden çıkan havalı, vahşi ve çekici halin. Şu an tam olarak o durumdasın. Öyle uzaktan izleyince çok çekici oluyorsun ama yakından görünce kendimi minnacık, ezilmek üzere olan bir karınca olarak hissediyorum."

"Daha da ezeyim mi?" Düşünür gibi yaptım. Sonra o görselliğin çekiciliğini bir daha hissetmek istediğimi fark ettim ve onu cevapladım. "Ez. Hatta tepin."

Hafiften sırıtarak gözlerini bir yere sabitledi ve gri saçlarını elleriyle düzeltti. "DUR!" diye bağırdım odanın içinde. "Bu fazla geliyor. Dur." Kahkaha atarak dizine vurmaya başladı. 32 dişi dışarıdaydı, pembe dişetleri gözüküyordu.

"Tamam, durdum." Dedi ve dağılan saçlarını cid anlamda düzeltti. "Yoksa..." dedi ve tavana baktı. "...durmasam mı?" Dedi ve yavaş yavaş bana adımlamaya başladı.

"Korkutucusun ya yapma şöyle!" Dedim elimi havada sallayarak. Beni korkutmasını beklerken yüzünü benim dibime getirdiğinde gülümsemiştim. Başını hafifçe sağa eğmişti, hedefini hepimiz biliyorduk.

Hafifçe elimle alnından geriye ittirdim ve kıkırdadım. "Uzaklaş."

O kahkaha atarken ben de aklıma aniden gelen şeyle duraksadım. "Telefon..." diye mırıldandım. O telefon yepyeniydi. Bir şey olmamış olsun, lütfen!

sound || min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin