altmış sekiz : weak

4K 213 262
                                    

hyhyhye'niz uyarıyor:

uzun bölüm!

(...)

"Döner dönmez mi?" diye sordum. "Şirket görüşmesi, bende gitmeliymişim."

Bir dilim domatesi yedikten sonra tekrar soru sordum. "Konu neymiş?"

"Görücü usulü-"

"Yine mi?!" diye bağırdım ortalıkta. "Bu sefer daha ciddi gözüküyor. Ailelerimiz gelecekmiş, bence evlendirmeyi kesinleştirdiler."

"Hah... Sizin fikrinizi hiç önemsemiyorlar herhalde."

"Kız zaten istiyor, aileler istiyor ama ben istemiyorum. Oradan kurtulmam zor olacak gibi." Tabağımdaki son şeyi ağzıma attığım gibi tabağıma üstüne bal sürülmüş bir dilim ekmek bıraktı.

Başımı kaldırıp ona baktım. Bir an için bizim evlendiğimizi düşündüm. Bir evimiz var ve kahvaltımızla akşam yemeğini birlikte yiyoruz. Aksilikler yok, Kwon ve InHa yok. Lise ve devamsızlık dertleri yok. Evli olan biz varız ve tüm dış dünya sorunlarından uzağız. Güzel olurdu.

"Ah...daraldım." dedim ve ekmeği ısırdım. "İstemediğim için yaparım bir şeyler."

"Ne gibi?"

"İçimden ne gelirse. Büyük ihtimal içimden sinirlenip agresif konuşacağım. İnsanları gömecek cevaplar vereceğim."

"Raplerinde kullandığın dilde konuştuğun gibi gömsen yeter Yoongi-ah." dedim ve sudan içtim. "Öyle yaparım. 15 dakikamız var, gidip hazırlanalım." dediğinde ona uyarak odama gittim.

Altıma giyebildiğim tek şey olan taytlardan birini, üstüme de kısa kollu uzun bir tişört geçirdim. Sırt çantamı taktım ve saçlarımı elimle düzelttim. Ah, yeşiller çok iyi duruyordu.

Anahtarı elime alarak odadan çıktım ve Yoongi'yi beklemeden lobiye indim. Odanın dünkü parası ödenmemişti sanırım, Yoongi halletmeden ben yapsam iyi olurdu.

"Merhaba... 246 numaralı kalanını ödeyecektim. Ne kadar acaba?" diye sordum lobideki adama. "Hiç kalanı yok efendim."

Şaşırmıştım. Annem mi ödemişti acaba? "Emin misiniz? Dünden ödenmemişi olmalıydı."

"Burada dünün borcu yok, hepsi ödenmiş." Şaşkınca başımı salladım. "Pekala çıkışımı yapıyorum o zaman. Burada anahtar." dedim ve anahtarı uzattım. "İyi yolculuklar efendim." Başımla selam vererek Yoongi'yi bulmak için etrafıma baktım.

"Ödemeyi sana bırakacağımı düşünmedin herhalde?" dedi ve boştaki elimi tuttu. "Çok kötüsün!" dedim kısık sesle.
"İyilik yapıyoruz yaramıyor resmen." dediğinde sertçe reddettim. "Bunu konuştuk sanıyordum."

"Çözüme ulaştık diye biliyordum." dedi Yoongi sinirli bir şekilde.

Sinirlenmekte haklıydı ama ben hala kendi işimi kendim halletmek istiyordum. Saç boyamadan otel ücretine kadar her şeyi o ödemişti. Abartmıyor muydu?

"Keselim tartışmayı." dedim yüksek sesle. "Seninle tartışmaktan gerçekten hiç haz almıyorum."

Ellerimizi ayırdı ve saçlarını geriye atıp soluklandı. "Kafam çok yoğun, bir kaç çözüm düşünüyorum bu yüzden aksiyim biraz." Uzanıp elini tuttum. "Sorun değil, hatalı olan bendim."

Kimse hatalı değilmiş gibi düşünelim. Gerçekten tartışıp aramızı bozmak istemiyorum.

(...)

Otobüse gelmiştik gelmesine de, bir sorunumuz vardı. İkili koltukta Yoongi ve başka biri oturuyordu, ben ise hemen yanlarındaki tekli koltuktaydım. Yoongi cam kenarında kalıyordu, ben ise otobüsün diğer ucundaki cam kenarında.

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now