otuz beş : embarressed

3.4K 347 24
                                    

 Hiç böyle berbat hissettiniz mi ? Ne yapacağını bilemez halde oldunuz mu ? Böyle bir anda tüm düzenininz bozulmuş gibi oldunuz mu ?

Olmadıysanız bilin, bu gerçekten berbat bir his. 

"Ne taşınması anne ? Ne saçmalıyorsun cidden ?" Yüzüme hüzünlü bakışlarını yolladı ve konuşmasına devam etti. "O adam avukattı. Bende bilmezdim ama bir anda dava açmış." Anne ne davası ? Kağıt  nerede ?"  

 Portmantoda dediğinde çekmeceyi karıştırıp kağıdı bulmuştum. Tarafımıza bir daha açıldığı ve tek bir duruşma bile yapılmadan davayı kaybettiğimiz söyleniyordu. Cezamız ise 10 Milyar Won ya da 30 yıllık hapis cezasıydı.

 Kağıdı inceledim. Kenarındaki fotokopi lekesi dikkatimi çekti. Mürekkep bulaşmıştı. Davanın numarasını inceledim ve bu kağıdın gerçekliğini sorgulamak istedim. İmza kısmına baktığım zaman imzanın gerçek imza olmadığı net bir şekilde gözüme çarpıyordu.  Kağıt fotokopi gibiydi zaten.

 İnanmamıştım. Bu adam deli olsa gerek, neden böyle salak işlere kalkışıyor ?

 En iyisi bir yere gidip bu davanın gerçekliğini soruşturmaktı. Perişan halde oturup gereksiz yerlere bir yerlere taşınıp kendi hayatımı mahvetmek istemiyordum.

"Anne bu gerçek olnayabilir." dedim bir hışımla. "Bu sahte. Kontrol etmeliyiz."

(...)

Karakoldan çıktığımızda içimize su serpilmişti. Bu dava gerçek değildi. Kağıt sahteydi. Adam ise hala aranıyordu. Oğlu da annesiz babasız kalmıştı. Annem o çocuğa bakmak istiyordu.
Cidden... Hiç haz almasam da bana yardım eden birini sokaklarda ölüme terk etmek acı verici olur.
Eve gitmek yerine yol üstündeki kafelerden birinde oturmak istemişti annem. Azıcık kafasını boşaltmak ve rahatlamak istiyor olsa gerek.
Annem kendine filtre kahve söylemişti. Ben ise sadece su istemiştim. Canım kahve çekmiyordu.

İçeceklerimizi yudumlarken içeriden Yoongi ile annesi gelmişti. Bizi gördüler ve masaya oturdular. Çocukların geldiği altın günü gibiydi.

Annemle annesi yanyana oturdular. Yoongi'yle de ben yanyanaydık. Aramız hala tam olarak düzelmemişti. Bana yaptıkları yalnızca oyun olsa gerek. Benimle oyuncak gibi oynuyor malum. Ama sonra gelip benden özür dileyecek. Yine çıkalım, affet beni, çok pişmanım, diyecek. Oldu canım, bende affettim zaten. Benim de hatalarım vardı gerçi.

Annemler açlıklarından dolayı akşam yemeğini burada yemeye karar vermişlerdi. Herkes yemek söylediğinde ben sadece minik boy bir salata söylemiştim. Açlık hissetmiyordum, yani açtım ama salata beni eve kadar tutardı.

Arada Yoongi'nin kaçak bakışlarını üstümde yakalasam da yalnızca gülerek geçiyordum. Garson, yemeklerimizi önümüze koyduğunda teşekkür ederek çatalımı elime aldım.
Salataya batırmıştım ki tabağıma bir kaç dana eti bırakıldı. Yoongi'nin yüzünde hiç bir ifade olmadan tabağıma bir kaç parça et koyması ile şaşıtmıştım. İçimde bir şeyler kıpırdandı. Mutluluk ? Heyecan ? Aşk ?

Sanırım beni affetmişti ha ?

Onu gülerek incelerken ifadesizliğini koruyarak yemeğini yemeye devam ediyordu.

Eriştesini yemeye devam ederken gülerek tabağıma baktım. Evet beni düşünüyordu !

Başımı kaldırdığımda annemle Yoongi'nin annesinin bizi izlediğini fark ettiğimde rezillik hissiyle başımı eğmiştim.

Tabağımdaki etleri gördükçe gülüyordum ama.
Annemlerin kahkahası ile onlara baktıkça yerin dibine giriyordum.
Ah cidden...

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now