elli dokuz : we must talk about something

3.3K 303 166
                                    

(...)

Otel odasında kafamı yastığa gömmüş, derin derin düşünüyordum.
Arkadaş? O ve ben?

Arkadaş olacağız yani. Baya baya.

Yeniden başlamaktan anladığı buydu sanırım. Çoktan arkadaş olmakta karar verdiğimizden dolayı bunu geri de çeviremezdim.

"İyi arkadaşlar olalım!" Dediği aklıma geldikçe sinirim bozuluyordu.
Neden...neden yeniden başlamayı tercih etmiştim ki?!

Pişman olup olmadığımı sorarsanız, pişmandım. Güven eksikliğinin üstünü kapatmak için çabalayabilecekken, yeniden başlamayı tercih etmiştim. Yine ve yine kendi salaklığımı kendim çekiyordum.

Dikkatlice, çaplıca düşündüm.

Bana güvenmeyen oydu.
Bana güvenmemesini gerektiren ne yapmıştım ki?
Ne hata etmiştim?

Karnımda bir açlık vardı. Saate baktım.

'9:49'

Eve servisin akşam 12'ye kadar açık olduğunu okumuştum broşürde.
Odanın telefonuyla numarayı tuşladım. Bir tabak salata söyledim. Salata, bu akşam için hafif ve doyurucu bir yemekti. Yeterli de olacağını umuyordum.

"Yoongi-yah~~~" Yan odadan kız sesine eklenmiş bir çok farklı ses de gelince telaşlandım. Tanrı aşkına, akşam akşam kimleri dolduruyordu bu odaya ?

"Seni özledik~~~"

"Hyung~~ arada ziyarete gelmelisin!"

 Biri Hyung dediğine göre odada bir erkek vardı. "Bende sizi özledim... ama okul falan filan, başka mevzular da oldu ve gelmek biraz zorlaştı. Ayakta durmayın, oturun hadi."  Yatakta ayağa kalkarak başımı duvara yasladım.Boğuk olan sesler daha da netleşmiş, anlamamı kolaylaştırmıştı.

"Mevzu derken ?"

"Yoongi işte o, kesin müzik, konser, kavga filandır." dedi başka bir kız sesi. Araya yavaş yavaş yükselen bir erkek sesi girdi. "Hiç de öyle gözükmüyor, bak bak şu hareketlere bak!" 

"Kang Dae haklı..." dedi Yoongi. "Bir aşk meselesi ancak yine sebep-"

"Ooooo! Yoongi en son ne zaman aşık olmuştu ?"

Topluluktan farklı farklı sesler yükseldi. "Yok öyle bir şey."

"Hiç olmadı ki."

 İçim rahatlamıştı. Yoongi'nin ilk sevgilisi bendim yani öyle mi?

Bu muhteşem hissettirmişti.

"Tanıyor muyuz o kızı?" Bir kız sesi konuştuğunda vereceği cevabı bekledim.

Yan odada demesin, yan odada demesin, yan odada demesin!

"Tanımıyorsunuz. Onunla Seul'a taşındığım gün tanıştım. Bizim sitede ve aynı bloktayız, çok iyi, saf ve güzel biri. Belki size garip gelecek, ancak hiç makyaj yapmıyor, bu özelliği daha çok hoşuma gidiyor. Çok arkadaşı yok, hatta bir tane arkadaşı vardı ve o da onu, onun ilk aşkıyla çıkarak yalnız bıraktı. O bunun etkisinden çıkamadı, üzgündü falan. Ben ona yardım etmek istedim. Sonra her şey bir anda gelişti; ailelerimizin yakınlığı, akşamları onlara gitmem, beni tanıyanlar, onun kıskançlığı, benim kıskançlığım derken bir baktım, ona aşık olmuşum. Okulda bize dedikodu uyduranlar çoktu ancak herkes benden çok onun üstüne gidiyordu..."

Daha anlatacak mıydı bu herif ? Malum, bütün hayat hikayemi anlattı da!

"...gereksiz binlerce dedikodu atıyorlardı. O da çökmüştü. Çıkmaya başladıktan sonra birbirimize belli sözler verdik. Bir dedikoduya inanmayacak, gerçekliğini birbirimize sorarak öğrenecektik. Bu şekilde kimse boş yere yargılanmamış olacaktı. Biz kısa sürede, birlikte bir sürü yara alarak, fiziksel ya da psikolojik, her neyse orası çok ayrıntı..."

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now