yirmi iki: help me

3.9K 335 65
                                    

Yoongi çıkıp gideli bir saati geçiyordu. O adam ve annemin tartışma sesi kesilmişti. İlk günden tartışıyorlardı. Onların bir devamı olmazdı ki.
Akşam yemeğini tümüyle aklımdan çıkararak yatağıma yattım.

(...)

Sabah normalden baya bir erken kalktım. Okula gidip şu müdür yardımcısıyla konuşmak istiyordum ve şu haksız yere uzaklaştırmayı üstümden atmak da öyle.

Eteğimi düzelttim ve evden çıktım. Annem evde yoktu. Babam demeyeceğim o adam da evde yoktu. Çocuk ise salonda uyumuştu. Başka bir eve taşınana kadar böyle sürünecekti.
Yazık.

Evden çıktım. Asansör tuşuna bastığımda asansör içinde Yoongi ile birlikte geldi. O asansöre binecekken aklıma hala vaktim olduğu geldi. O yüzden o asansörün karşısındaki asanaöre bindim. Yoongi de bir şey demeden asansörle birlikte inmişti.
Demek aramız bozuktu.

Benden sorunumu dile getirmemi o istemişti. Bende söylemiştim.

Sanırım biraz uzattım.

  Asansörden indiğimde Yoongi arabasıyla otoparktan çıkıyordu. Artık beni umursamadığına göre ayrılmış oluyoruz sanırım.
Şimdi biz ayrıldık mı ? İlişkimize ara vermişiz gibi düşünmek istiyorum ama ben.

Zorlukla çıkış kapısına yürüdüm ve güvenlik görevlisinden bir taksi çağırmasını rica ettim. Taksi çağırdığında teşekkür ettim.

Taksi üç dakika içinde gelmişti. Hızla bindim ve okula sürdü.
Okula Yoongi ile aynı sürede gelmiştik.
Arabasından havalı bir şekilde indi Sarı saçlarını savurdu ve okula girdi. Aynı sebepten geldiğimizi düşünüyordum.
Taksiye parasını vererek indim ve koşarak okula girdim.
Müdür yardımcısının odasına koştum ve çalarak içeri girdim. Yoongi de buradaydı.
Biliyordum. Bu yüzden erken gelmişti. Yoksa uykucunun ne işi var sabahın altısında okulda ?

"Merhaba hocam. Ben yalan yere gerçekleştirilen uzaklaştırma cezasını şikayet edec-"

"Yoongi ile hallettik yavrum." Hallettik ?
YAVRUM ?
"Pekala iyi günler." diyerek oradan uzaklaçtım. Yoongi'ye bakmamıştım bile. İçim yanıyordu.

(...)

Öğle yemeğine kadar Yoongi hiç bir teneffüste yanıma gelmedi. Öğle yemeğinde de gelmedi. Ben de istemeden de olsa aşağı adımlamaya başladım. Akşam da bir şey yememiştim zaten.

Yemekhaneye girdiğim gibi Yoongi ve onun yanında bir kaç erkek, üç tane de kız bir arada oturuyorlardı. Anladığınız üzere kızlara karşı uyuzluk beslemiştim.
Az bir yemek aldım. Yarım tabak pilav ve yarım kaşık çorba almıştım. İştahım da yerinde değildi.
Çorbayı gerçekten hızlı bir şekilde içtim ve pilavı da yavaş yavaş kaşıkladım. En son hiç yemek istemediğimde bir kaç kaşık iziyle bıraktım. Tepsiyi yerine koydum.

Kapıdan çıkmak için adımlarken birinin bana omuz atmasıyla duraksadım.
In Ha ve Choi Kwon.

"Sizinle uğraşacak halim yok. Cidden." Ben giderken Kwon bileğimsen yakaladı ve beni kendine çekti.
Seri bir şekilde bileğimi ondan kurtardım. "Defol Kwon."

Arkamı dönerek ilerlemeye başladım.

(...)

Okul çıkışı siteye döndüm ve hızla asansöre bindim.Yoongi evde gözükmüyordu.

Eve girdim ve evde kim var diye baktım. Annem yoktu. O adam evdeydi, salonda keyif çatıyordu. Oğlu ise yoktu.

Odam havalansın diye balkon camını açtım. Aşağıya iki üç saniye baktıktan sonra içeriye dönmüştüm ki odamın kapısı sertçe kapatıldı. Oraya baktığımda o adam kapımı kapatmış ve kilitlemişti.
Ben korku içinde adama bakarken-adam çünkü adını bilmiyorum- elindeki kemeri gösterdi.

Korkuyla balkon camına yaslanmıştım. Düşme ihtimalimi göz önüne alarak duvara doğru ilerledim. Üstüme geliyordu.
Bende vurabilmek için çantamı yere attım.
Bana doğru salladığı kemeri elimle tuttum ama elimden kayıp gitmişti çünkü acıtmıştı ve acının etkisiyle elimi kapatamamıştım. Altımdaki etek yüzünden açık olan bacağıma da ağır bir tane geçirdiğinde düşmemk için çabaladım ve başarmıştım.
Onu kısa süreli etkisiz bırakarak kaçmayı düşündüğüm için sol ayağı  ile bacağına sertçe vurdum. Yalpalamış ve geriye gitmişti. Kaçmak içim masadan atlayacağım sırada koluma sertçe vurmuştu. Ben acının etkisindeyken saçlarımdan tutup tekrar beni yere atmıştı.
O etkiyle açık olan camlar titreşmişti. Sırtım kolum ve bacağım devre dışı duruma gelmişti.
Bir tane daha geçirince pes ettim ve yerde kıvranmaya başladım. Kemeri bir kez de yüzüme savurdu. Çene kemiğimde hissettiğim acıdan dolayı bağırdım. "AH!"

Belki bana son bir çare olur diye düşünerek cama doğru bağırdım. "YOONGİ-"
Mahvolmuştum.
Bir darbe daha aldığımda kanlar yerle buluşmuştu. Sıcak sıvı bacağımdan yere, çenemden boynuma, kolumdan her yere bulaşıyordu.

Adam pis sırıtışının arasından konuştu.
"Benim emirlerime uymassan böyle olur."

A'yı seçenler buyurun~♥

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now