dokuz : elevator problem

7.2K 511 82
                                    

👉

Gözlerimi Yoongi'nin gözlerinden çekmek istesem de bunu yapamadım. Fazla parlak olan gözlerinden bakışlarını çekmem ,imkansızdı.
İçinde pek çok gizem barındıran bir labirent olsa da , hiç bir zaman parlaklığını kaybetmeyecek bir çift gözbebeğine sahipti.

"Aish cidden." Zorlukla mırıldanıp gözlerimi onunkilerden ayırdım. "Ne oldu ?" diye sorduğunda başımı sağa sola salladım. "Hiç bir şey. Eve gitsen iyi olur." dedim ve ayaklanıp esnedim. Annemi sabahtan beri görmüyordum , beni azarlayacaktı daha. "Beraber gidelim."

(...)

Asansörün gelmesini beklerken ayaklarımın çürüdüğünü hissetmiştim. Kesinlikle üst katgaki çocuklar yine asansörlerle oyun oynuyorlardı. Bir gün asansörün ipleri koptuğunda göstereceğim ben onlara.
"Ben merdivene gidiyorum." Arkadaki acil çıkış kapısı yazan yere girdim fakat merdivenlerin üstünde kocaman bir 'ıslaktır' yazısı vardı. "Yük asansörü." Yoongi kolumdan tutup beni yük asansörüne götürürken inatla bağırıyordum. "Hayır !" Yük asansörlerinden korkuyordum. Onlarla alakalı kötü anım vardı. "Hadi hadi." Bani asansöre bindirip 8.katın tuşuna bastı.
Ne oldu peki ? Asansör ikinci katta kaldı.
"Lanet olsun sana Yoongi." Korkuyla yere çöktüğümde stresten üşümeye başladım.Babamı da böyle kaybetmiştim. Asansörde kalmıştık ve yangın vardı. Babam beni kurtarmak için kalan asansörün ince aralığından dışarıdaki itfaiye görevlilerine verdi. Ardından gözümün önünde asansörün ipleri koptu ve yere düştü. Hem de yanarak...
Alarm tuşuna bir kaç kez basmamın sonucunda bir çağrı gelmişti.
Asansörde sesi yankı yapan bekçi ahjussiye bağırdım.
"Kurtar beni."
Göz yaşlarım çoktan hızlanmış ve nefes almamı engelleyecek hale gelmişti. "Hye. Sakin kal." Yanıma çömelip kollarını bana doladı. Sakinleşmek için omzunu sıkıyordum. Onun kokusunun burnuma dolmasıyla yavaştan kendime gelmiştim. Azıcık geriye çekildi ve az olan ışıkta yüzüme bakmaya çalıştı.
Aklıma geken sadece babamın ölüm sahnesiydi. Yalnızca altı yaşındaydım ve bende tramva haline gelmişti. Unutamıyordum ,acısını hafifletemiyordum.
Kalıcı bir yaraydı ,izi değil , kendisi bile geçmiyordu.

Kapı yavaşça aralandığında hızla ayağa kalktım. En azından bu sefer kapı tam yerinde duruyordu. Hızla çıktım ve kendimi yere attım. Ağlamaya devam ediyordum. Tam önümde o kaza günündeki gibi asansör vardı.
Gözlerimi kapattım , sakinleşmeyi umarak.
Kollar dolandı bana. Yoongi'nin kokusu vücudumu ele geçirdi. Son göz yaşımda firar etti.
Babamı gördüm. Bana gülüyordu. Arkasından yangın yükseldi ve o , kül oldu.
Gözlerimi açtım. Asansör kapalıydı. "Neden buna bindiniz ?" diye sordu ahjussi. "Asansörler bir süre gelmedi. Beşinci kattaki çocuklar oynuyorlardı." dedi Yoongi. Ahjussi sinirle asansörlerden birine bindi ve beşinci kata çıkmak istediği için tuşa bastı.
Yoongi beni kaldırdı. Kollarını tekrar bana doladı ve sırtımı patpatladı.

"Üzgünüm..." Sadece teselli etmeye çalışıyordu. İçimdeki yarayı kapatmaya yetmiyordu. Ağlamaya devam ettim , korkmuştum.
"Baba..." Ağzımdan istemsiz kaçan kelimeye engel olamamıştım. Uzun zamandır ağzıma baba kelimesini almıyordum. Ve de bu anı... "Hye iyi misin ?" Kendimi Yoongi'den ayırdım ve nefes aldım. Asansör kapısına bakmaya başladım. O kapının ardındaki kabinin yere düşüşü...
Korkuyla iki adım daha geriledim ve sırtımı duvara dayadım. Tekrardan göz yaşlarım firar etmişti.
Açılan normal asansörün kapısından annem çıktı ve koşarak gelip yanıma çömeldi.
"Hye. Sakin ol... Güçlü kal." Annem elini enseme götürmüş ve kendine doğru çekip sarılmıştı. Ben ağlamaya devam ediyordum.
Yangınların arasından düşüşü gözümün önünden kaybolmuyordu.
"Onu sen mi yük asansörüne bindirdin Yoongi ?" Annemin sorusuna karşılık Yoongi onaylayan bir mırıltı çıkarmıştı. "Sen cidden-"
"Anne o bilmiyordu." demekle yetindim. Annem başını eğdi ve özür dilediğine dair bir mırıldandı.

(...)

Annem olaydan bir kaç dakika sonra SeoUn Unnilerin evine gitmişti. Yoongi de her ne kadar bizim evde kalmak istese de reddedip evine yollamıştım.
Bir kaç dakikadır da odamda uyukluyordum. Kapımın çalmasıyla birlikte ayaklandım ve ayaklarımı sürüyerek kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda saçları fazlaca düzgün , çekici ve ünlü Yoongi vardı.
Evime adım atmaya kalktıştığı an elimle dur işareti yaptım.
"Dur orada ! *esner* Evime ünlüleri almıyorum." Onu doğru uzattığım elimi tuttu ve kapıyı kapatıp beni odama doğru yürüttü. "Bu şekilde üşümüyor musun ?" diye sordu. "Yazdayız , Yoon."
"İlkbahardayız Hye." Şu an mevsimleri karıştıraca kadar uykulu olmak benim suçum değildi. Aslına bakarsak ilkbaharda altında ince bir şort ve üstünde atletle gezen biri olarak , gariptim. "Ev sıcak."dedim. Bu konuda haklıydım. Susmakla yetindi.
"Annen gönderdi. Uyumana devam et." dediğinde kendimi yatağıma attım ve örtümü üzerime örtüp , yastığıma sarıldım. Ayıcıklara sarılmak yerine daha da iyi bir çözüm bulmuş ve yastığıma sarılma tekniğini bulmuştum. Ayıcık kadar tüylü değildi. Tüyü olmadığı için de dakika başı burnunuzu kaşındırıp hapşurtmuyordu.

Gözlerimi kapattığım gibi açmak zorunda kalmıştım. Bilgisayarımın tuşuna basmış ve de ses kaydımın çalmasına sebep olmuştu. Stüdyoda kaydettiğim seçmeler için ses kaydı.
"Odamı kurcalama-"
"Bu ses kaydını ne yapacaksın ?" Hızla cümleye girdiğinden korkuyla cevapladım. "Seçmelere katılacağım." dememle kaydı durdurmuş ve bilgisayar koltuğuma yerleşmişti. "İyi geceler." dediğinde cevapladım. "Sanada."
Gözümü kapatır gibi yaptım. Oysa ki ona bakıyordum. Ekrana bakıp gülüyordu.
Güldüğünde çıkan dişetlerinin özelleştirdiği gülüşün tek bir anlamı vardı , aptal aşık gülüşü. Başını hafif sağa yatırıp gülmesi ve arada çekik gözlerini kapatmasının başka ne anlamı olabilirdi ki..?
Aptal aşık !
Kime aşık oldun ?

Beni fark etmesiyle gözlerimi kaçırdım fakat hiç gülmemiş hallerine girmesini aynadan görebiliyordum. Tatlıydı ve bu haline sırıttım. Benim sırıtışımın da anlamı vardı , aptal aşık sırıtışı.

Ayndan beni farketmesiyle hemen gözlerimi kapayıp yastığıma daha çok sarıldım.
Yoongi'den hoşlanıyordum ve bunu yalanmış gibi reddeden bir ergen değildim. Fakat Yoongi'yi gördüğüm her an ergenliğin farklı bir boyutuna geçebilirdim.

Hoşlanmak ,
Kıskanmak ,
Yanında olmak istemek,
Koruma içgüdüsü ,
İlgi beklemek ,
Salak salak izlemek de ona olan sevgimi kanıtlayacak şeydi.

(...)

Gözlerimi aralandığımda Yoongi bilgisayar koltuğumda sızmıştı. İçeriden hala ses gelmiyordu. Yanımdaki telefonumu elime aldım ve gelen üç mesaja baktım.

annem🌺💫
Yoongi'yi yolladım eve
Akşam gelmiyorum.
SeoUn Unninle onun bir akrabasını ziyarete gittik

Bu da demekti ki annem evde değildi ve ben bu akşam Yoongi ileydim. Orada boynu felç olacaktı , yatağımdan kalkıp yanına gittim.
İki kez omzunu dürttüm. "Yoon." tepki vermemişti. Uykusu derin miydi ?
"Yoon !" Bağırışıma sıçramış ve kolumu tutmuştu. "Salona geç. Annem bu akşam gelmiyormuş. Felç olma bari." dediğimde elini telefonuna attı ve saate baktı.
00:54-arkaplanda neden bugün çektiği fotoğraf var ? Neden ben varım ?
Sormama fırsat vermeden kapattı ve ayaklandı.
Beni yatağa yatırdı. Üstümü örtmeme yardımcı olduktan sonra elini başıma koydu. Saçlarımı okşadı bir kaç kez. Mayışmıştım, şu an başı okşanan yavru bir kedi gibi hissediyordum.
Eğildi ve yanağıma bir öpücük kondurdu. O an kalp atışlarımın durduğunu , ay'ın yaydığı ışıltıların arttığını ve saatin ilerlemediğini farkettim. Gözleri parlak bakan Yoongi'ye baktım. Sadece.

"İyi geceler öpücüğü."

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now